HUZURLU BİR SEÇİM!…

Diyarbakır'da hava, hayli sıcak…

Fena bastırdı…

Kavuruyor..

Gölgede, 50 derecenin üzeri…

Ki, hekimler uyarıyor…

Özellikle, öğlen ve ikindi arası; "güneşten uzak durun!.."

Kalp hastaları..

Zorunlu olmadıkça; dışarı çıkmayın..

Gölgede kalın…

Eee..

Taşı kara Diyarberimizde; "sıcaklık" bir başka bahtı karalaştırıyor…

Terletmez..

Ama; "bunalım" yaratır..

Keskin, kavurucu...

***

Evet..

Ramazan-ı Şerif'in sonuna geldik…

Bugünü saymaz isek bir gün kaldı..

Sonrası, Ramazan bayramı..

Bayram arifesi..

Hiç kuşkusuz ki; "hummalı bir hazırlık ve hareketlilik" var?..

Çarşı-pazar kalabalık…

AVM'ler..

Büyük mağazalar..

Alış-veriş merkezleri, pasajlar!…

Sur içi..

Ofis..

Pek tabi ki işportacı tezgahları!..

Gazi caddesi!

Bereketli bir ortam var..

***

Hava "bunaltıcı" olduğu için!..

Vatandaş, serin zamanı..

Özellikle de, iftar sonrasını "tercih" ediyor…

Gün içi; şehir hayalet!...

***

Şiddet.. Terör.. Kan ve gözyaşı..

Hendek-barikat..

Bomba..

Silah,, Korku ve endişeler; son bulunca!...

Huzur..

Güven..

İstikrar…

Ve sağduyu hakimiyeti sağlanınca; kent halkı da yaşama döndü…

Nitekim!..

Diyarbakır'da hayat artık sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor..

Yani yaşama dönüş!..

***

Bayram alışverişine gelince!..

Şeker..

Çay-kahve..

Tatlı..

Ve tabi ki, Diyarbakır mutfağına özgü, menüler…

Giyim-kuşak..

Rahmet ve bereket ayının feyziyle!?..

Lakin, çarşı-pazarda "pek" ferahlatıcı değil..

Çünkü...

Vatandaş "pahalılıktan..!"

Esnaf ise; "iş yapamamaktan" şikayetçi…

Denilen; hareketlilik "kuru kalabalık…"

Ama yine de yüzler gülüyor..

Hayat var…

Hayatı yaşayanlar var artık sokakta!?..

Herkes; "huzurlu ortamdan" memnun..

***

Hele ki, seçim lokalleri..

Milletvekillerinin "seçim" büroları…

Hayli hareketli…

Önceki seçimler gibi; "gergin" bir atmosfer yok..

Saldırı..

Molotof..

Korku tüneli yaratma; terörü yok!..

Huzurlu..

Her yer sahur vaktine kadar açık..

Gelsin çaylar..

Gitsin kahveler..

Adayların, kendilerine has attıkları nutuklar..

Şen-şakrak bir ortam…

 

***

 

Şu, bu parti demiyorum!..

Diyarbakır'da her parti sahada…

Milletvekili adayları geziyor..

Köy köy…

İlçe ilçe..

Mahalle mahalle; "saha çalışmasında" bulunuyor..

Kavga yok..

Gürültü yok..

Sağduyu ve saygılı bir ortamın güvencesiyle; "herkes" alanda!?..

Centinmenlik hakim..

Hoşgörü...

Olması gerektiği gibi…

***

Doğrusu!..

Son çeyrek asırdaki seçimleri hatırladığımda..

Yaşanan ve yaşatılanlara baktığımda!…

"Biz ne barbarmışız…!"

Yani, "demokrasinin bayramını" yaşıyoruz; bugün..

Feyzi ve şevkiyle!..

Kim kazanır..

Kim kazanmaz..

Şu, bu parti demiyorum…

Kazanan ve kaybeden kim olursa olsun; "kazanan milli iradedeki temsiliyettir" diyorum..

Sandık ne derse o!?..

***

Hiç kuşkusuz ki!…

24 Haziran; önceki seçimlerden farklıdır..

Benzemez..

Ki benzemesi mümkün değil..

Bu seçim; "yönetim zihniyetinin" değişimidir..

Yeni bir yönetim..

Yeni bir yasal düzenleme..

Yeni bir "siyasi" temsiliyet idaresi!..

Parlamento ayrı..

Cumhurbaşkanlığı ayrı…

***

Ülkenin idaresi için..

Yani, "hükümet" için..

Bu seçimde kişi "seçilecek?!"

Ki bu kişi, Cumhurbaşkanı adayıdir…

"Reis" olacak…

Parlamento için..

İrade temsiliyeti yönünde ise; "Parti tercihiyle Milletvekili" seçilecek..

İşte bu noktada..

Bu seçim sonuçları açısından; "sürprizlere" gebe!…

Nitekim!…

Kent siyasetindeki aşırı yoğun mülahazada bu minvalde!..

***

Neyse!…

Sandık için; iki haftadan az bir süre kaldı..

Herkes sahada..

Temenni ve beklentimiz!…

Listelere..

Adaylara..

İtiraz ve eleştirilere rağmen; "huzurlu bir seçimin" olması..

Neticelenmesidir..

Hoşgörü ve centilmenliği..

Saygıyı..

Sevgiyi..

Muhabbeti "yekvucut" yaşayıp, yaşatalım!…

Çünkü..

Ne başka bir Türkiye..

Ne başka bir Diyarbekir var…

***

ÖNERİM.. GÖNLÜMDEN GEÇEN!…

Diyarbakır'ın özeline dair..

Ne olurdu?

Milletvekili adayları…

AK Parti.. HDP.. CHP… İyi Parti..

Saadet.. Vatan.. Bağımsız adaylar…

Ayırım gözetilmeden…

Demokrasinin "işte kazanım ve zaferi" diyerek..

Hoşgörü, sevgi ve saygının muhabbeti diyerek…

Birliğin..

Dirliğin..

Tüm "etnik kimliklerin" yekvücut hali ve inanışıyla, deyip!…

Şu veya bu; demeden!…

Birbirlerini ziyaret etseler..

Seçim bürolarına gitseler…

İftar sonrası, çay, kahve ikramıyla "hasb-i hal" içerisine girseler..

Birbirlerine "el uzatsalar.."

Tokalaşsalar..

Hal-hatır sorup; "seçim çalışmasına" rastgele-kolay gelsin deyip; "gönül birlikteliği" sağlasalar..

Ne olur?..

Hiç kuşkusuz ki; "kazananı çok" olur..

Sanmıyorum ki; "kaybedeni" olsun..

Ha gayret!..

Diyarbakır'dan yükselecek böylesi bir rüzgar!…

İnanın ki; "Türkiye'yi sarmalar..

Kapanan kapılar..

Hiç açılmayan pencereler..

Tozlu raflara kaldırılan hakikatler..

Dondurulan düşünceler yeniden ter-ü taze bir şekilde; "yaşamın kutsal birlikteliği" için kenetlenir!…

Yeter ki; "o samimiyet" iradesi ortaya konulabilsin..

Ki, Ramazan-ı Şerif..

ki, Ramazan Bayramı..

Hükmüyle, feyziyle, bereketiyle, mağfiretiyle, cennet-i aliyeyi bahşetmesiyle; "emir" kılmaktadır..

Niye "beşeriyet" bunu, kendisine çok görüyor ki!?

Hadi ilk kıvılcımı çakalım..!

***

ÖYLE İSE; YANLIŞ OLAN NE?…

Ne deniliyor?… Ki, anket şirketleri de ifade ediyor…

Saha araştırması..

Denek, beyanı..

Araştırmalar..

Siyasi analistlerin; mülakatları dahil…

Hepsinde genel kanı şu..

Adaylar "partilerinden" daha fazla oy alacaklar..

***

Yani…

Erdoğan AK Parti'den..

İnce, CHP'den..

Demirtaş, HDP'den...

Akşener İyi Parti'den..

Karamollaoğlu Saadet Parti'den…

Perinçek Vatan Parti'den daha fazla oy alacak..

***

Hal böyle ise..

Ki öyle deniliyor…

Peki, buradaki arıza-i durum nedir?…

Neden; "aday" partisinin bir adım ötesinde?…

Adayların performansından mı?

Partilerin düşük profilde olmasından mı?

İttifakların etki-tepki oluşumundan mıdır?

Yoksa!..

Onu da siz söyleyin..

***

Ama ben şu fikirdeyim!..

Eğer ki, adaylar partilerinden daha fazla oy alacaklarsa!…

Ke ekseriyeti de…

CHP için..

HDP için..

AK Parti için; "bu söylem ve tespit" söz konusu..

Öyle ise; "Genel Başkan" sorunu var..

Sizce..

***

SEN Bİ O KOLTUKTAN KALKSANA!…

Mudavim bir okurum mesaj göndermiş…

Ahmet Tekin..

Diyor ki..

Kemal Bey'e mesajımdır..

"Sen bir sus..!"

Lütfen buna köşenizde yer verin..

Daha önce, mülahaza etmişsiniz..

Ama olsun..

Bir kez daha; değinmekte fayda var..

Kritik bir süreçteyiz..

Öyle ya; ülke "muhalefetsizlikten" dertli…

***

Tekin'i kırmayalım..

Aktaralım..

Ülke yeni bir yönetim sistemine geçiyor..

Başkanlık…

Ya da Partili Cumhurbaşkanlığı...

Şimdi, 6 ayrı aday var..

Ülkeyi yönetmeye talipler!…

Erdoğan..

İnce..

Akşener..

Perinçek..

Karamollaoğlu..

Ve Selahattin Demirtaş…

***

6 isim…

Partiler kaç oy alırsa alsın..

24 Haziran'da; bunlardan hangisi "seçilirse" o ülkeyi yönetecek?..

Partileri değil..

Ki Parlamento da; değil…

Hal böyle iken; Kemal Bey neyine "gazel" okuyor?..

Niye "susmuyor?!"…

***

Okur'un cuk diye oturan bu minvaldeki cevabı!…

Ülke ve millet olarak yaşadığımız arıza-i durum; muhalefetsizlik ya..

Kemal Bey..

Üykeyi yönetime "talip" olmaktan korktun..

Kaçtın..

Aday olmadın…

Sırf kasetle elde ettiğin koltuğu bırakmamak için..

Ama, "ahkam kesmeye" devam ediyorsun..

***

Vaatler sıralıyorsun..

İşkembe-i kübradan, savuruyorsun..

Uçuk.. Uçuk vaatler…

Ekran ekran..

Gezinip duruyorsun..

Ama bir gün dahi, "Partinin gösterdiği" adayın mitingine katılmışlığın yok..

Varlığında, dirliğinde; ülke için "fitne ve bela!.."

Ama bilesin ki..

Ak Parti iktidarları için de; "bulunmaz" bir nimetsin..

***

Sahi!..

Bu dönemde yine AK Partiye mi çalışıyorsun?..

Baksana..

İnce'nin "kazanmaması" için enva-i gazel yakıyorsun...

Hayırdır..

Şunu mu düşünüyorsun..

Nasıl olsa kazanmaz..

Meclis dışı kalacak..

Bana rakip olamayacak; "bir dönem daha" CHP'nin başındayım…!

***

Yok.. Böyle bir düşünce girdap olur..

Çünkü..

İnce, sahada hayli pişiyor..

Baksana; meydanlara..

İktidara belki değil, ama CHP'nin başına.

Hele ki oturduğun koltuğu devirmeye "gümbür gümbür" geliyor..

***

İnce o gün ne diyecek..

Hiç kuşkusuz ki..

"Kemal..

Sen bi o koltuktan kalksana…" olacaktır…

***

Baksanıza!.. CHP'liler ne diyor…

Vay be..

İnce gibi bir adamımız vardı da..

Neden şimdiye kadar; "keşfedemedik..!"

İnan ki..

İnce CHP'nin başında olsa idi; "şimdi iktidarda" bulunuyorduk..

***

CHP'NİN DİYARBAKIR TRİBİ!…

Aynen..

Herkes birbirine trip yapıyor…

Baksanıza..

Partinin Cumhurbaşkanı adayı Diyarbakır'a geliyor..

Öncesi, basın toplantısı yapılıyor..

Ama kimsenin haberi yok..

Diyarbakır'lı, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu..

Yalnız başına..

Yanında İl Başkanı..

Başka da kimse yok..

Davet ettiği iki de basın kuruluşu..

Nasıl çağrılmışlarsa..

Neymiş..

İnce 'Diyarbakır'a geliyor..!"

İyi de, İnce'nin Diyarbakır'a geleceğini "sağır-sultan" bile biliyor..

Senin söylemene gerek var mı?

Yok..

Peki ülke ve millet için söylediğin bir şey var mı; yok?

Ha!..

Nerde, Milletvekili aday adayları..

Nerde, İnce'nin ekibinden herhangi biri..

Nerde, Miting alanında "silüetiniz?"…

Maalesef..

Hepsi; tripte!…

CHP mi?.. Sonuç itibariyle, Diyarbakır'ın özelinde; "üç başlı mahmur..!"