İYİ DE VAADLERİNİZ NE?…

Kadim şehrin Başkan adayları ne yapıyor?.. Yaptıkları iş, hal-i hazırda seçime odaklı saha hakimiyeti mi, nabız yoklama mı, meçhul!.. Ancak görünen o ki, ziyaret turları, seçim bürolarının açılışı!.. Ve tabi ki, biz bize hayran noktasında yemekli yemeksiz toplantılar…

***

Arada bir de, hatır-gönül noktasında konuşma kürsüleri, otobüslü gezintiler, uzatılan mikrofonlara, okkalı okkalı verilen beyanatlar! Ve de, sosyal medya mecralarında süslü, püslü, iki satırlık yayınlanan bültenler!.. Ötesi yok.. Tabi işi sosyal medyada  bitirebiliriz, mantığı da giderek, körleştiriyor!

***

Neyse!.. Hepsi, iyi hoş, güzel de!.. Yediğiniz, içtiğiniz, ettiğiniz size olsun; seçmene vaadiniz nedir onu bi deyin hele?.. Bu minvalde, bir gündemleşme çabası içerisine girin?..  Henüz bir şey yok!!.. Ki, bir ay kaldı,  hala da özellikle seçimin iddialı partilerinden, elle tutulur, somut bir vaat edicilik, gayreti ve eforu sarf edilmiş değil..

***

Klasik, vasat bir ruh hali söz konusu..! Öyle seçmeni heyecanlandıran, Diyarbakır ahalisini peşinden koşturan, kent milliyetçiliği duygusunu köpürtecek, yaşadığı kent adına tercihsel tutum ortaya koyabilecek yüksek dozajlı bir gayret vaki değil..

***

Belki kendi cephelerinde, farklı gerekçeler sunabilirler!.. Ama bu seçmen için, hiç bir şekilde, anlam içermez!.. Ki, geçmiş seçimlere baktığımızda hiç de böylesi, renksizlik yok idi!.. Adaylar seçim vaatleri noktasında hayli mahir, maharetli, sözü edilen, konuşulan, kentin gündemini meşgul eden, sosyal, ekonomik ve kültürel projelerden söz ederdi!?.

***

Ben seçilirsem bunu yaparım vaadlerini, sunumlar halinde deklare ederdi!..  Gazetelerde, çarşaf çarşaf görseller yayınlanırdı.. Ekranlar açılırdı, konuşurdu.. Hatta vaat edilen projeler adaylar tarafından yarıştırılacak düzeyde, albenileştirilirdi?.. Kendilerine özgü sloganlar geliştirirlerdi..

***

Her gittikleri yerde, buluşmada, ziyarette size sözümüz var deyip, vaatlerini dile getirip, broşürler yayınlarlardı?.. Ama gel gör ki, 31 Mart’a dair, Diyarbakır’ın özeline, merkezine, ilçelerine dair seçim sürecinde bunu, henüz net ve açık bir şekilde görebilmiş değiliz?…

***

Bunu henüz ne AK Parti'de, ne de DEM Parti’de görebilmiş değiliz.. DEM Adaylarının ortaya koyduğu strateji tamamen, Kayyım ve Kürt politikası üzerinde, gelişme gösteriyor.. Her ne kadar kendi cephelerinde haklılık arz edici ise de, Diyarbakır’a ve ilçelerine dair seçim vaatlerini orataya koymaları gerekir!..  Sloganist değil.. Özellikle de hizmet alanında..

***

Doğrusu!.. DEM’in geldiği siyasi gelenek, yerel yönetimlerle alakalı, siyasi söylem ve eylemlerden daha çok, hizmet üretici belediyeciliği ikmal etmiş olsaydı!.. Bugün çok farklı rüzgarlar esmiş olurdu, çok farklı mülahazalar içerisinde olurduk?. Neyse, geçmişe takılmamak lazım, ancak ders-i ibret almak gerekir!…

***

AK Parti’nin hizmet belediyeciliği açısından, daha aktif ve daha girişken, daha somut, fili vaatlerle seçmeni, heyecanlandıran, sandığa heves ettiren bir rüzgar estirmesi gerekir… Henüz hissedici şekilde bir esinti yok!?.. Ne merkez ilçeler ne de il düzeyinde ve kırsal da dahil!..

***

Oysa ki, Diyarbakır’ın devasa çözüm isteyen katmerli sorunları var.. İş, aş, altyapı, üst yapı.. Sağlık, eğitim, tarım..  Hepsi kendi mecrasında, sayfalar dolusu sıkıntılı mevzular içerdiği gibi, çözüm isteyen sorunlar yumağına sahip!.. İşte bunlara odaklanılması, çözüme dair kafa yorulması, projelerin üretilmesi gerekir, diye hatırlatalım!?..

***

Tabi proje üretmek, sorunlara vakıf olma noktasında çok da efor sarf etmelerine gerek yok diyorum!.. Sadece bizim sütunlara ve arşivdeki yazılıp-çizilenlerimize odaklansalar; yeter de artar onlar için!!!.. Hem iktidar hem de muhalefetteki adaylar için çağrılımı yineliyorum!..

***

Beyler, bayanlar!.. Ne olur, kent ahalisini kent milliyetçiliği noktasında coşturan örnek projeleri gündemleştirin.. Biz ya da ben seçilirsem; yapacağımı taahhüt ediyorum deyin de kent halkı beklenti içerisine girsin..

***

Odaklanın lojistik merkezine.. Odaklanın raylı sisteme.. Odaklanın tarihi Sur’un çevresinde turizm patlaması yaratmaya dair restorasyona.. Odaklanın, Dicle Nehri akar, Diyarbakır bakar  zincirini kırmaya.. Odaklanın, Kırklar Dağı’na, iki ağaç dikmeye.. Odaklanın, işsizliğin, yoksulluğun, geri kalmışlığın belini kırmaya?.. Odaklanın yerel yönetimleri, şeffaf anlayışla dizayn etmeye!..

***

Odaklanın Şehir Hastanesinin inşaatının seri şekilde bitirilmesine..  Odaklanın, “yılan hikayesine” dönen Silvan barajının meçhul akıbetine.. Odaklanın, Diyarbakır 2. İçme Suyu hattına.. Ve tabi, tarım arazilerini sulayacak olan, sulama kanallarının bitimine!.. Ve daha sayabileceğimiz kadim şehir Diyarbakır için, nice hayati öneme sahip iş ve istihdam yaratıcı, varlık içerisinde yokluğu yaşayan kentin zenginliğine odaklanmayı!..

***

Ama nerdee… Önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum!.. O da, kentin giderek zayıflayan, güç kaybına uğrayan, bir türlü samimi ve ihlaslı bir kimlik kazanamayan; kent milliyetçiliğine odaklı lobimizin icraatsız hale düşmesine!.. Son dönemlerde, çok yönlü bir şekilde, STK’lar, kanaat önderleri, odalar, mesleki örgütler asli misyonlarını kaybederek, adeta kabahatlar arenasına hizmet eder, körükleyen konuma geldikleri..

***

Gerek kendi kulvarlarında, gerekse dışardan bakanlar bilerek veya bilmeyerek kabahatlar körüğünü, ellerinden bırakmıyorlar.. Onun için de, yatırımcı, müteşebbis ve insan kaynağı noktasında, kentte sinerji yaratamıyorlar, yaratma adına misyon üstlenen olmuyor.. Bütünlük arz edilmiyor.. Sanırım bundandır, adayların kentin geleceğine dair düşünce üretemeyişi!… 

***

Bakalım, bizim bu serzenişimize kim kulacak verecek!.. Bekleyip göreceğiz.? Henüz geç bir zaman değil.. Bir ay var.. Bu zaman dilimi içerisinde çok şey düşünebilir, çok şey üretilebilir, çok şeyler vaatler zincirine dahil edilebilir?”.. Yeter ki, “Diyarbakır düşünülebilsin?”…

***

Ama hiç bir aday şöyle bir fikre kapılmasın.. Nasıl olsa, seçmen partiye oy veriyor.. Ne liyakat, ne ehliyet, ne de kent adına bir seçim vaadine pek önem vermiyor, alaka göstermiyor gibi bir düşünceye kendini kaptırırsa; bilmeli ki, kaybeden kendisi olur.. Nokta?.

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kentleri yaşanır kılan, o kentin havasını soluyanlardır, zehirleyenler değil!..