KÜRTÇE TİYATRO YASAĞI!..

Hala mı?.. Ne yazık ki hala, bir vakıa.. Ve bunu vakıa haline getirenler de kimi keyfiyet sahibi bürokratlar!.. İşte Şişli Kaymakamlığı.. “Qral û Travîs” adıyla, Kürtçe tiyatro oyununun sahnelenmesine; izin vermemiş?..

***

Kerameti kendinden menkul Kaymakam yasak hemşehrim yasak tabelasını dikmiş!… İyi de Kürtçe yasak mı?.. Yahu, bir etrafına bak, bir dünyayı gör ya!.. Kocaman Türkiye’de, Devletin himayesi altında Kürtçe Yayın Yapan televizyon kanalı var!..

***

Ve bu kanalda, filmler de, siyasi tartışmalar da yasak getirdiğin tiyatrolar da, yayınlanıyor!.. Kaldı ki, Üniversitelerde enstitüler, kürsüler, hatta öğretmen yetiştirme adına, Fakülte bile kuruldu.. Okullarda seçmeli ders olarak; Kürtçe dersler konuldu, okutuluyor..

***

Ve Dünya Anadil Gününün kutlandığı hafta dilimi içerisinde, bu vakıayı yaşatıyorsun? Ayıp ya.. Tüm diller, serbest olduğu gibi, herkes için de, “emdiği annesinin sütü gibi helaldir?…” Hal-i vaziyet bu iken konulan yasak bir keyfiyetten daha öte, saçmalık değil mi?.. Makam yetkilileri, ideolojik takıntıya meyil etmemeli!

***

Kaldı ki, 25 milyon nüfuslu bir Kürt halkı var?. Bu halk inkar edilebilir mi?.. Ne dili, ne kültürü, ne örf ve adeti.. Ne mümkün? Yazıya “böylesi zihniyete sahip yasakçı anlayışlara son vermek, tarihsel bir saçmalığa son vermek anlamına gelir” diyecektim ki, yanıt geldi!.. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya her mevzuda olduğu gibi bu meselede de tavizsiz şekilde hassasiyet göstererek, devreye girmiş..

***

Şişli Kaymakamına, İstanbul Valisine talimat vermiş?.. “Böyle yasak mı olur” diye.. Oyun önümüzdeki günlerde, sahnelenecek!.. Hem de, Şişli’de.. “Her ne kadar, oyunun yetkilileri, kimse bizimle iletişime geçmedi” dese de.. Umarız ki, böylesi yasakçı anlayışa ve siyasi ideolojik fikriyata sahip olanlar; yanlışlar silsilesine, yeni binalar inşa etmezler?.. Çünkü bu yasakçı her fikir ve önleyici tavır; bizi bizden ıraklaştırıyor?.. Her dil özgürdür!..

***

SİYASETİN İLKESİ Mİ?…

Partilerin ilkesel duruşları?.. Ya da siyasetçinin ilkeli tavrı?.. Mevcut hal-i vaziyet; o da nedir der gibi seyrediyor.. Açık ve net bir üstünlükle ilkeli siyaseti, atıla çıkarır hale getirdi!.. Bakar mısınız; 31 Mart seçimlerinde partilerinde yer edinemeyenlerin, nasıl da başka partilere kaçış yaptığını!… Ve partilerin de, onlara kucak açma hali!..

***

En çok aktiflik Yeniden Refah Partisinde (YRP)!.. Özellikle, AK Parti’de istediğini alamayan, belediye başkanı gösterilmeyen, ya da koltuğu bırakması istenilen kimi isimlerin adeta toplanma merkezine döndü, YRP.. Salt Şanlıurfa değil.? Bakıyorum bir çok il ve ilçede, durum aynı işleyişte!!.. Buna dair söylenecek iki söz olması gerekmez mi?..

***

Parti yönetimi değil de, seçmen şunu demez mi?.. “Yahu, bizim partinin bir ilkeli duruşu vardı.? Nasıl olur da, ilkesiz siyasetçiye, kapı açarsınız. Hem de baş taçı ederek.. Siz bizi kullanıyorsunuz, biz kendi partimizden, isimleri tercih ederiz. Bizimle yola çıkanlar, bizi anlar.. Bunlar bizi anlamaz ki..?”

 

 

***

Kaldı ki, partilerin oluşumu hedeflenen bir dava ve misyon olur!.. O da, kişilerin namı hesabına değil, toplumların, nam-ı hesabına, konum alır.. Sırf partisinden aday olmadı, yer verilmedi diye, parti değiştiren, partisinden ayrılan her kim olursa olsun, onun ne gittiği partiye, ne seçmene ne de ahaliye bir hayrı olmaz!?.. Çünkü, “kendilerini düşünürler?”.. 

***

Bugün AK Parti, yarın Yeniden Refah.. Bir sonraki gün; İyi Parti.. Akabinde olmazsa, CHP veya DEM!.. Nitekim, Mayıs seçimlerinde gördük; sağdan sola, soldan sağa nice kendine ilkeli siyasetçi ismi veren, zemine göre renklenen bukalemun gibi, değişken siyasetçileri gördük.. İlkine yar olmayan, başkasına da yar olmaz!?.

 

***

Z KUŞAĞI GEÇMİŞİ BİLİR Mİ?

Sanmam!.. Siyasetin çok meşhur dönek bir ismi vardı.. Adı Kubilay Uygun idi.. Milletvekiliydi.. Çok da detaya girmeye gerek yok.. Z kuşağı tanımak istiyorsa, “gooogle” başvurabilir.. Zevat, nice dönemlerde toplamda, 6 parti değiştirdi.. ANAP mı, DSP mi, MHP mi, en son DYP mi?.. Tüm partileri turladı.. İkinci tura çıkacaktı ki, ömrü vefa etmedi?.. Kendi koltuğunun hırsıyla, intikamcı bir siyaset güdülür oldu… Tarihe de, “fırıldak Kubi” diye geçti..

***

 

BİZİM YAPAY ZEKAMIZ!?…

Yok arkadaş, yok!.. Bizim muhalefetin siyasi zekası şalter atmanın da ötesine geçti!.. Artık, iş görmez, fikir üretmez, zekasını kullanamaz hale geldi?.. Her şey devre dışı.. Neyse ki, imdatlarına yapay zekâ denilen bir mekanizma yetişti.. Kısır döngülerinden kurtuldular?..

***

Hele ki CHP’nin.. Hele ki, Özgür Özel’in hal-i pür melali.? Der demez yapay zekâ olmamış olsaydı, halleri nice olurdu?.. İyi ki, yapay zekâ varmış!!!.. Ne diyor Özgür Özel imdadımıza yapay zekâ yetişti. Biz adaylarımızı da yapay zekâyla belirledik..”

***

Tabi mevzuyu, farklı mecralara çeken çok! Ama bir kesim var ki fena şekilde kafa bulma, alaycı takımla, üzerinden mavra güzellemesi yapıyor. Ha bu arada, kendisine düştüğü komik durumdan çıkma adına önermelerde bulunanlar da var…

***

İkmale gelen vaziyete benim diyeceğim şu!.. Bir kere Özel CHP’nin başına ne kendi zekâsıyla geldi, ne de karar kılıcılıkta zekâsının hükmü var.. Kaldı ki, yapay zekâdan söz etmesi de, mevcudiyetinde malumun ilanıdır.. Çok da, üstelemeyin!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Siyaseti zehirleyen, politikacının ilkesizliğidir!…