OLAĞANÜSTÜ HALİ SAVUNUR OLMAK?! (Hâkimiyet milletindir…)

Hakikaten!

Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi..

Bir gün gelecek…

Ve ben "Olağanüstü Hal'i" isteme eğiliminde olacağım..

Ya da savunacak "pozisyona" gelebileceğim..

Şaşırılacak bir durum!

***                                 

Ohal'in…

Hele ki evveliyatında, sıkıyönetimi yaşamış!

Enva-i zulmüne uğramış…

İnsanlığın…

Hakların…

Hukuk ve adaletin, "çizmelerin" altına alındığı…

İşkencelerin "alenice" yapıldığı…

***

Binlerin…

On binlerin, "haksız yere" zindanlarda çürüdüğü…

İtirafların…

İftiraların "kumpasıyla" hayatların söndürüldüğü…

Sosyal "travmaların"

Tüm değerlerin "yok" edildiği…

Yargısız infazların…

Faili meçhul cinayetlerin yaşatıldığı…

***

Kısacası…

Özgürlüklerin…

Eşitliğin…

Yasaların, kanunların, nizamnamelerin!

Devlet "baba" duygusunun, "rafa" kalktığı…

Yerine, "Bekçi Murtazaların.."

Binbaşı Esat Oktay'ların ikmale geldiği bir dönemdir, "O.Hal"

***

Ama diyeceksiniz ki!

"Olağandışı" hadiseler vuku bulunca..

Zorunluluk arz eder; "olağandışı" uygulamalar…

Bizimkisi de sanırım böyle bir hal-i vaziyet..

Haksızda değiliz…

Ama bugün, O günün "tam tersi" bir durum..

Baksanıza, ülke nasıl bir olağandışı evreden geçiyor…

Gaflet mi.. Delalet mi.. Zafiyet mi.. Keyfiyet mi?

Ne derseniz…

***

Öyle ya…

Bir güruh kesim, "baş kaldırmış"

Milli iradeye..

Milli bütünlüğe..

Milli birlikteliğe..

Milli dayanışmaya,

İnsanlığa,

Kardeşliğe "kast" ederek, düşman kesilmiş!

***

Meclisini bombalıyor…

Cumhurbaşkanın "canına" kast ediyor.

Vatandaşa…

Sokağa çıkana, "kurşun, bomba" atıyor.

Tankla "ezip" geçmeye çalışıyor..

Savaş uçaklarıyla "kendi milletini" yok etmeye çalışıyor…

Cinnet getirmiş vaziyette; "ölüm" kusuyor…

***

Bunların yanı sıra!

En Devletin en tepesindeki kişilerin yakınındaki kişi; "ihanetlik" içerisinde…

Cumhur'un "yaveri"

Komutanın "emir subayı"

Paşanın "postası"

Devletin komuta kademesindeki paşaların bir zümresi "alçakça" hainliğe soyunmuş…

***

Hele ki…

Kamu kurum ve kuruluşlarına…

Devletin "kozmik" odalarına, mekanizmasına kadar sızmış şer beyinler…

Tehlikenin…

İhanetliğin…

Kalleşliğin "nereden ve kimden geleceği" meçhulleşen bir hal…

***

Halk deyimiyle…

"At izi, it izine karışmışken"

Akla…

Hayale gelmeyen; "kumpaslar" üretilirken…

Kanser hücresi gibi; "yayılım" gösterirken…

Ülke ve millet…

İç ve dış emperyal; "güçlere" pazarlık konusu edilirken…

***

Sahi.. Siz olsanız!

Ya da biz, hep birlikte…

Her anı…

Her günü, "kaygıların, korkuların" üreme gösterdiği bir zaman dilimi için…

Yani "olağandışı hale" karşı, ne yaparsınız, ne yapacaksınız?

***

Elbette ki..

Olağandışı "tedbirlere" başvuracaksınız..

Galiba!..

O da, "Olağanüstü Hal" ilanı olsa gerek..

Önceki gün, ilanı resmiyet kazandı..

Dün itibariyle de, "uygulamaya" sokuldu..

Bakalım süreç nasıl işleyecek..

***

Doğrusu!

Duamız.. Temennimiz..

Ve acil ve ivedi beklentimiz şudur ki..

"Biran önce bu şer ortam" bertaraf edilsin..

Ahali olarak, "huzura, istikrara, kardeşliğe" dair, havayı yeniden soluyalım..

***

DİYARBAKIR OHAL'E NE DİYOR?

Tabi, Diyarbakır'ın bu konudaki nabzını tuttuk..

Ohal’e, "nasıl bakılıyor" diye..

Ki haber kapsamlı bir şekilde dünkü gazetede yer aldı..

İnanın..

Bir kez daha şaşırdım..

Tıpkı kendimin OHAL'ın kaçınılmaz olduğunu "savunur" hale gelmem.

Çünkü Diyarbakır…

80'lerin, 90'ların, 2000'lerin..

Ki hal-i hazırdaki tüketilen zaman dilimi dâhil…

***

Olağanüstü Hal'in…

En sıra dışı..

En olağandışı "dönemlerine"

Uygulamalarına..

Zulmüne..

Şiddetine..

Tüm insanı değerleri ayaklar altına alan şirretine "maruz" kalmışken..

***

Nice canların..

Nice evlatların..

Nice değerlerin "yok edilmesine.."

Erozyona uğratılmasına..

Asimile edilmesine dair "ağır bedeller" ödemiş bir şehir!

Ve yaşayanları bugün diyor ki; "Ohal'i istiyoruz"

***

Tabi bu isteği ifade ederken…

Düştüğü not var…

ki biszde aynı notu düşürüyoruz..

Diyoruz ki…

O günkü devlet aklı…

O günkü siyasi otorite…

O günkü medya, kamuoyu…

Kısacası o günkü koşullarla bugünkü koşullar bir değil…

***

Velhasıl!

Gelinen aşama itibariyle…

Böylesi bir ortamda…

"Olağanüstü Hal" ilan edilmeyecekse…

Olağandışı "uygulamalara" başvurulmayacaksa…

Yine, "olağanüstü" tedbirleri vücuda getirmeyecekse…

"NE ZAMAN GETİRİLECEK?

***

Lakin…

Bu isteğe, Diyarbakır ahalisinin dediği gibi…

Diyeceğimiz var…

Olağanüstü Hal…

Ülke, millet, devlet en önemlisi siyasal otorite için; "bir sınav" olacak…

Umarız ki…

Bu sınav "demokratik özgürlükleri" kısıtlayarak geçirilmesin…

***

Tam aksine…

Devletin kılcal damarlarına kadar sızmış "hainleri" ayıklamak…

Önlerini kesmek…

Ve bu faaliyetlerle, aydınlık yarınların "demokratik' gelişimine katkı sağlayabilecek bir sonuç elde edilmiş olsun…

Yoksa!

İşte o yoksasını aklıma bile getirmek istemiyorum..

Ne diyoruz?

"HÂKİMİYET MİLLETİNDİR"