YORGUN BİR DEMOKRASİMİZ VAR!..

Bir önceki yazıma başlık olarak; “resmi büyütelim” demiştim!.. Demokrasinin yorgunluğu, siyasetteki kısır döngüler, parti liderlerinin ve tabi ki adayların sokağın gündeminden ırak, polemiklerle gün geçirmeleri, ülkenin ve toplumun hal-i perişanlığına neden olmaktadır!.. Tarihsel bir geçmişe, kökü binlerce yıllara dayalı bir medeniyetin mirasçıları olmamış olsaydık, inanın ki Ortadoğu’nun en mevtası olurduk!..

***

Hiç kuşkusuz ki, Türkiye 65-70 yıldan buyanadır, genel ve mahalli seçimler noktasında, kendi coğrafyasında seçimler ülkesi olma babında öncü ülkedir!.. Nice dönemlerde, bir yıla hatta altı aya, çok büyük seçimler sığdırmıştır!.. Ki daha 10 ay önce, bu minvalde rekor egale etti.. 14 Mayıs ila 28 Mayıs’taki genel seçimler.. Kısa zaman dilimi içerisinde, neler yaşadık, neler yaşatıldı, siyasiler neler icra etti, kim nelere ıslak imza verdi, söylenmedik, söz edilmedik laf bırakılmadı!..

***

İşte, Türkiye’nin travmatik demokrasisi!.. Peş peşe gelen seçimlerin oluşturduğu böylesi bir atmosferde, irade ortaya koyan seçmenin de, ciddi bir yorgunluk içerisinde olduğunu gözardı etmemek lazım.. Hele ki, hayat pahalılığı, enflasyon, zamlar ve gelir düzeyindeki yüksek dozajlı, kayıplar!.. Halk deyimiyle, ahali ekmek derdinde, bizimkiler koltuk ve makam derdinde!.. Kafalar da, ruh alemleri de, günlük hayat da alabora..

***

Tabi sokak mı, siyaseti, yoksa siyaset mi sokağı zehirliyor!. Bu rotada, fikirler ve düşünceler, kendilerine özgü, saflar oluşturma gayretine gitse de, özünde baş müsebbip ülkedeki siyasi partiler ve onların başındaki zat-ı muhteremlerdir!.. Çeyrek asırdır siyaset arenasında en çok dillendirilen ve üzerinde beyin fırtınası geliştiren; “muhalefetin kısır döngü içerisinde, muhalefetsiz kalmasıdır?”.. Bu da mevcut iktidara, kesintisiz iktidar sağlıyor!…

***

İşte, CHP’nin hal-i pür melali!.. Sözde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu partisi!.. Atatürk partisi.. Bir asrı geride bıraktı, ama hala ne uzayabildi, ne kısalabildi? Ki, 70 yıldır da, iktidar olabilmenin, yüzünü göremedi!.. Nedenine gelince!.. Kuruluşu da, ürettiği siyaset de, hedeflediği anlayış da; kendisine has olmadığı için, dışa bağımlı, aparat olma halinden gelmektedir?..

***

Bundan dolayıdır ki, CHP’nin başına gelen gideni aratır”hakikati vaki!.. Etki alanı yüksek bir sendrom!.. Girdap misali, çıkamıyor!.. Özgür Özel.. CHP’nin Genel Başkanı mı, değil mi belli değil?.. Çünkü muhteris Ekrem İmamoğlu’nun bir türlü, etki alanından çıkamıyor?. Kaldı ki, parti içerisinde otoriter değil.. İşte faşist düşünceye sahip Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Burcu Köksal’ın söylemi, buna karşı Özel’in çıkışı ve alınan yanıt!…

***

Aynı mitingde ikisi de konuşuyor.. Köksal diyor ki, “DEM Partililerin dışında, kapım tüm partilere açık..” Özel bunu dil sürçmesi olarak, beyan edip işi düzeltmeye çalışıyor. Uşak’ta sesleniyor.. “Afyon'da bir sürçü lisan oldu. Başkanım siz düzeltir misiniz dedi. Afyon Belediyesi'nin de Uşak Belediyesi'nin de kapıları, tüm siyasi partilere aralıksız olarak açıktır’.. Peki, Başkan adayı buna ne diyor?.. “Ne diyorsun ya, ne dil sürçmesi, bal gibi söyledim” diyor..

***

Yani, Özel’i kim takar?.. Yoksa, müstakil bir seçim kampanyası icra ederdi.. Ön seçim, tüzük değişikliği, şeffaflık gibi vaatleri suya yazılmıştan öteye gider miydi?.. Hele ki, aday belirleme süreçlerindeki çekişmeler, listelere yazılan ama içselleştirilemeyenlerin çok olması.. Kemal Kılıçdaroğlu'nun devreye girdiği hadiseler, ertelenen hesaplar... Say say bitmez misali yaşananlar!?..

***

İşte tüm bunlar, ana muhalefetin ne kadar kısır ve verimsiz, güven tesis etmeyen bir siyasetin savunucusu, uygulayıcısı ve membası olduğunu gösterdiği gibi.. Kendi öz seçmenini bile partiden, siyasi aktörlerinden ve de sandıktan soğutmaktadır.. Oy kullanma, partiyi sahiplenme iştahını tabiri caizse, kapatmaktadır.. Sürekli mide bulanması yaşıyor..

***

DEM Parti’de hava nasıl esiyor!?.. Doğrusu, Selahattin Demirtaş’ın partinin başından alınıp, cezaevine konulmasından sonra, Parti özünü ve siyasi ruhunu yaşamaz hale geldi.. Açık ifadeyle, parti mi, CHP’ye aparat mı, yoksa dağa biat eden mi noktasında, bilinmezliği yaşar, yaşatır oldu?..  CHP ve özellikle İmamoğlu kulvarında kısa vadeli çıkarımlara, meyil etti?

***

Tabi ki, Özel-İmamoğlu ikilisinin kendi kulvarlarında radikal oylara duyduğu ihtiyacı dış aparatları kullanarak, yönlendirme yaptığı biliniyor.. Yoksa, DEM’in sivil ve bağımsız, hür müstakil siyaset kulvarını genişleteceği ümit edilen Başak Demirtaş’a kırmızı kart gösterilmezdi?.. Yazmıştım, Başak Demirtaş İstanbul’da partisinin mevcut oylarını iki katına çıkarır diye… Neticede, DEM Parti hal-i hazırda içten ve dıştan dağınık ve belirsizlik seyri var..

***

Nasıl bir maharet işte bunu kestirmek zor!?. Hiç kimseye kendini beğendiremediği halde, İstanbul’da muhalefetle Afyon’da iktidarla iş birliği yapabilecek kadar, siyasi kıvraklık? Seçmen tercihlerinde DEM 3 sırada.. Lakin bu gücün bölük, pörçük olması istenilmiyor.. Gücü genel olsun, yerel olsun her seçimde iktidarından muhalefetine siyasetin tamamen kendi üzerinden yürütülmesine yetecek kadar, albenili olsun isteniliyor.. İşte bunu ikmalde, DEM özgür değil ne yazık ki?

***

Peki, İyi Parti’de neler oluyor?. Ya da Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur ittifakıyla yolları ayırması.. HÜDA PAR’ın yerelde, aday çıkarıp seçime Genel Seçimden daha aktif bir şekilde, sarılır olması!.. Siyasette lokal bir başarı görselini kendilerine özgü yansıtıyorlarsa da, genel kanı kazanmaktan daha çok kaybettirmeye yönelik rol üstlendikleri, kanaati ağır!..

***

AK Parti ekseninde, İstanbul seçimlerinin dönüm noktasını müsebbip!.. Anketler ve önceki seçim sonuçlarının getirdiği verilerin hesaplamasında, irade ipoteği ile özgür ruhuna sahip seçmen açısından, hayli stratejik olacak.. Gerilimli ve tansiyon yüksek!.. AK Parti kendi içindeki küskünler, kırgınlar noktasındaki gerilimi dışa yansıtmazsa da, kazan kaynıyor!..

***

Batıdan daha çok Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt seçmenler üzerinde, Cumhur ittifakı ve ortaya konulan siyasi tavır, kullanılan dil, çözüm süreci sonrasında esen rüzgarın güvenlik endeksli olma hali.. Kayyımların yaygın bir şekilde, siyasi arenada tartışılır olması!.. İşte tüm bunlar Kürt seçmenini kendinden uzaklaştırdı?!..

***

Ne diyorduk geçmişte!.. Demokrasiden, insan haklarından, eşitlikten, özgürlükten, beklenti ve taleplerde devrimler yapan AK Parti, Kürtleri ve Kürt seçmenini DEM/HDP ve Kandil’den ıraklaştırması gerekir.. O ipoteğin duvarlarını yıkmalıdır.? Bunu yaparken geçici, kısa süreli, sezonluk değil, kalıcılığa dönüştürmesi ve devamını getirmesi gerekir demiştik..  İkmale getirildi mi; buna da sahadaki esen hava yanıt veriyor..?

***

DİYARBAKIR’A DAİR!…

Seçim havası henüz, istenilen şekilde esmiyor!.. Ki Ramazan-ı şerif’e girmemize 3 gün kalırken, geliştirilecek argümanlar ne kadar etkili olur bilmem?.. Ama gece sohbetleri, bir çok şey değiştirebilir?.. Neyse!.. Ben, önceki hafta buradan AK Parti Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkan adaylarının, sahadaki aktifliklerine dair, şöyle bir telkinde bulunmuştum.. Ki bu da, seçmenden gelen serzenişti…

***

Mahallede ciddi bir hizipleşme var!..İşte bunun aşılması lazım.. Özellikle, teşkilatların yandan değil, candan çalışması lazım!.. Samimiyet karinesi içerisinde, destek sunması lazım.. Kendine değil, adayına prim yaratan, seçmeni yönlendiren, netice alıcı kulvarda gayret sarf etmelidir.. Çermik, Dicle, Eğil, Çüngüş ve Çınar!.? Ki Kulp’ta dahil; bu bölgeler için hayati öneme sahiptir bu minvaldeki uğraş!..

***

DÜŞÜNEREK, TEBESSÜM EDELİM!…

Zamanın birinde, bir şehirde!.. Kenar semtte bir yaşlı kadın yalnız başına yaşar!.. Kadın, şehrin padişahının huzuruna çıkmak ister.. Saraydaki görevlilere gider, dayanır, ısrar eder..

***

Padişah huzura ister!.. Kadın “evinin soyulduğunu söyler, bundan da padişahın sorumlu olduğunu ifade edip, şikayetçi olur..”

***

Padişah yaşlı kadına diklenir.? Ve der ki; “Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyudun da, evinin soyulduğunu duymadın?”…

***

Kadın yanıt verir!.. “Padişahım.. Kusura bakma.? Biz seni uyanık bilirdik, onun için de evimizde rahat uyuyorduk..”

***

Padişah gelen yanıt noktasında, hayıflanır.. Ve der ki; “haklısınız.. Kadının çalınan mallarını, hazineden değil, kendi malından ödenmesi emrini verir..”

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kendini konsolide edemeyen siyasetçiden, tabanı konsolide etmeyi beklemek mi?!…

***

HAYIRLI CUMALAR