Tercihinizi dürüstlükten yana koyun!

CHP ve MHP’nin önerisi olarak Cumhurbaşkanlığına aday gösterilen   İhsanoğlu, destek almak için parti ve STK ziyaretlerine   hız kesmeden devam ediyor. Diğer taraftan kendisine oy vermesini beklediği cumhurun zihninde oluşan soru işaretleri de aynı hızda aratarak devam ediyor.

Cevapsız sorular, daha çok kendisini aday gösteren partilerin tutumlarıyla ilgilidir. Çünkü çok kısa bir süreçte de olsa,  iki haftadan beri yaşananlara bakıldığında belirsizliklerin ve tutarsızlıkların çok fazla olduğu ve algı yönetiminin de iyi yapılmadığı görülecektir. Bu da seçmenin daha olayın başından itibaren olumsuz bir tutum içine girmesine neden oluyor.

Oysaki seçmen davranışlarında algının yeri çok büyüktür. Gerçek niyetinizi tam ve doğru bir şekilde yansıtmadığınız veya bu konuda kamuoyu algısını iyi yönetmediğiniz takdirde kazanma şansınız çok zayıftır.  İyi bir kamuoyu algısı öncelikle ümit vermek, heyecan doğurmak, güven, samimiyet ve dürüstlük ilkesine uymakla mümkündür. Kötü bir algı yönetimi de bunun tersidir.

İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi ve süreçte yaşananlar buna güzel bir örnektir.

Öncelikle, kendisinin adı her ne kadar 4 yıl önce Tevfik Diker tarafından yazılan “Kurtlar Medyası” kitabında Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olarak zikrediliyor ise de, yine de CHP ve MHP tarafından aday gösterilmesi kamuoyu için büyük bir sürpriz oldu. Mısır doğumlu, İslam Teşkilatı Genel Sekreterliği’ni yapmış birisinin sol-ideolojik refleksleri çok güçlü olan bir parti öncülüğünde  adayı gösterilmesi seçmende tam olarak karşılık bulmadı, zayıf kaldı.

Neden aday gösterildiği konusunda seçmen hala ikna edilmiş değildir. CHP’nin adayın dürüstlüğünü ve entelektüel derinliğini ön plana çıkarıp, desteğinin bu sıfatlardan kaynaklandığını söylemesi de kamuoyunu ikna etmiyor.  Seçmen onu Kılıçdaroğlu’nun anlattığı gibi algılamıyor. Çünkü CHP içinden veya Ahmet Necdet Sezer gibi, parti dışında olup ta aynı ideolojiyi sahiplenen kişiler mutlaka vardır.

İkinci olarak; bilindiği gibi CHP ve MHP liderleri, günler öncesinden başladıkları Cumhurbaşkanı adayını belirleme ziyaretlerinde amaçlarının adayın bir uzlaşı sonucu ortaya çıkmasını sağlamak olduğunu vurgulamışlardı.  Ancak, kamuoyu bunu da öyle algılamadı. Olay;  ‘Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığına engel olmak ve bu arada kazandığı taktirde kendisini her zaman bu iki partiye borçlu hissedecek bir aday çıkarmada uzlaşma’ şeklinde algılandı. Yani iktidar parti liderinin engellenmesi ve aynı zamanda iktidar yarışında avantaj elde etme güdüsüyle hareket edildiği görüntüsü daha fazla ön plana çıktı.

Kısaca; iki muhalefet parti liderinin anlattıkları ve sergiledikleri tutumlarla kamuoyunun büyük bir kısmının, hatta kendi parti tabanının bile algıladığı şeyler örtüşmedi.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin adayına destek isterken, “tercihinizi dürüstlükten yana koyun”  diyor.  Bu söylemin seçmenin davranışını etkilemesi için öncelikle bu tutumu kendisinin ve partisinin sergilemesi gerekir.  Yani,  İslam Teşkilatı Genel Sekreterliğini yapmış olan bir adayın neden desteklendiğini ve adaya  verilen maddi ve manevi desteğin gerçek nedenini ve ondan beklenilen taleplerin neler olduğunu gizlememek gibi. Yani, küresel yarışın bu denli hızlandığı bir dünyada Türkiye’yi daha ileri götürecek vizyon sahibi güçlü bir aday yerine, mevcudu koruyacak geleneksel bir Cumhurbaşkanı adayını neden tercih ettiğini açıklamak gibi. 

Aslı tehlikeli olan da bu değil mi? Yani, adayın kim olduğunun hala çok net olmaması yanında, onu çatı adayı olarak gösterenlerin de niyetlerinin ne olduğunun tam bilinmemesi.  Ve daha da önemlisi Ortadoğu’da güç dengelerinin bu denli değiştiği, içeride ve dışarıda ateş çemberinin bu denli daraldığı bir ortamda daha güçlü bir kişinin  neden aday gösterilmediği.

 Oysaki Türk seçmen davranışında adayın ve aday gösteren partilerin açıklık, harbilik, şeffaflığı ve güçlü Türkiye için elini masaya vuracak bir iradeye sahip olması çok önemlidir.

Bence sayın İhsanoğlu’na asıl kaybettirecek nokta da bu bilinmezliktir.  Çünkü siyasal algı yönetiminde bir gerçek var: “var olmak algılanmaksa, algılanamıyorsanız yoksunuz demektir.”

Keşke, bu iki parti İhsanoğlu’nu neden aday gösterdiklerini açıkça anlatsalar, yani tercihlerini dürüstlükten yana koysalar, daha da inandırıcı olacaklar.

Evet Kılıçdaroğlu’nun sözlerine yürekten katılıyorum.

Tercihinizi dürüstlükten yana koyun!