BAHÇELİ PİMİ ÇEKTİ!...

Bahçeli…

Dün parti grubunda, "flaş" bir çıkış yaptı…

Sürpriz yaptı…

Ve "Erken seçim" çağrısı yaptı…

Tabiri caizse; "seçimlerin erkene" çekilmesine dair bombanın pimini çekti..

Ve o bombayı "hükümetin" kuçağına bıraktı..

Öncelikle grup toplantısında Bahçeli'nin bu minvaldeki konuşmasına bakalım…

Neler söyledi?

Satır arası cümlelerinde neler var?

İşte o açıklama…

BİR…

"Artık ülkemizin 16 Nisan halk oylamasıyla onaylanan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine herhangi bir tavsama gecikme olmaksızın geçmesi milli beka ve tarihi emanetler açısından acil hal almıştır.

Önümüzde iki seçenek vardır ya cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi için 3 kasım beklenecek ya da seçimler erkene çekilecektir.

Önümüzde ülkemiz ve milletimiz aleyhine olabilecek bir siyasi gündem ve seçim süreçleri vardır.

Bunu telafi etmek, lazım gelen önlemleri sorumluluk ve şuurla almak siyaset kurumunun ana görevi olmalıdır.

***

İKİ...

Bilinmelidir ki, gerekli uyum yaslarının süratle çıkarılmasının akabinde, MHP takdir ve tercih hakkını seçimlerin erkene alınmasından yana kullanacaktır.

Bu işi daha fazla uzatmaya gerek yoktur.

Kaosa oynayanların oyunlarını bozmak şarttır.

Siyasi muhataplarımıza ve aziz milletimize samimi ve tartışılmasını ümit ettiğimiz teklifimiz şudur:

26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruzumuzun yıl dönümlerinde Türk milleti yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem cumhurbaşkanının hem de milletvekili genel seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına gereken dersi vermesi en makul, en akılcı, en demokratik yoldur."

***

Bahçeli'nin bu çıkışı, Ankara'da hayli yankı uyandırdı..

Derler ya "tozu-dumana" katmak..

Aynen de öyle..

Dolar fırladı..

Borsa çakıldı..

Siyaset..

Kulisler..

Başdöndürcü bir trafiğin içerisine girerek; "ne oluyor" sorusuna yanıt arandı..

En flaş soru da; "bu da nerden çıktı?" oldu…

İttifak dağılıyor mu?

Yoksa "cumhur ittifakı, "saha yoklaması" için mi bu çıkışı yaptı?

danışıklı dövüş mü?

Varsayımlar yüksek..

Vaziyet okuyan okuyana, dil döktü...

***

Malumunuz üzre..

Bir hafta öncesine kadar bile..

AK Parti ısrarla; "seçimler zamanında" yapılacak diyordu.

Erdoğan dahil..

Parti kurmayları, "seçim-meçim" yok diyorlardı..

Ortada yasa var..

Belirlenmiş tarih ve gün var deniliyordu…

Değişmez..

Değişmesi için de; anayasa değişikliğine gidilmesi gerekiyor..

Buna da zaman yetmez..

Gibi bir "zıt" düşünce hakimdi..

Öyle ki, dünkü grup toplantısında dahi Erdoğan üç kez "seçim tarihini" 2019 olarak ifade etti..

***

Hiç kuşkusuz ki..

Tüm bunlar vaki iken..

Bahçeli çıkışıyla gözler, Erdoğan'ın grup toplantısına çevrilmişti..

Buradan ne cevap çıkar diye…

Seçim takvimiyle ilgili..

Erdoğan'ın konuşmasından; iki pragraf var..

Bahçeli'ye yanıt olur mu, olmaz mı, bilmem?..

Ama, "seçimin zamanında ve takviminde" yapılacağına vurgu yüksek idi..

İşte Erdoğan'ın bu minvaldeki iki beyanı..

***

BİR...

"Halk oylamasıyla önemli bir anayasa değişikliği kabul edildi.

Cumhuriyet döneminde yaşadığımız siyasi ve ekonomik krizlerin en önemli sebeplerinden biri olan yönetim sistemimizdeki tıkanıkların aşılmasına vesile olacağına inandığım anayasa değişikliğimiz inşallah 2019 Kasım seçimlerinde tamamen yürürlüğe girecek.”

***

İKİ…

"Şimdi cumhurun ittifakıyla inşallah Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak. Milletimizin gönlünde yaptığı bu ittifakı 2019 milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimine de inşallah taşıyoruz.

Bu konuyla ilgili gereken hukuki düzenlemeler yapıldı ve Meclis’imiz tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi.

Bir kez daha ülkemize milletimize siyaset dünyamıza hayırlı olsun."

***

Tabi, grup toplantısı sonrasında Erdoğan'dan şu beyan geldi..

Dedi ki..

"Yarın..(Bugün) kendisiyle konuyu görüşeceğiz.."!

Yani Bahçeli ile istişare edilecek..

İstişareden ne çıkar; derseniz!

Diyeceğim o dur ki; "gel-gitleri" yüksek bir istişare zirvesi olacak..

***

Çıkışın muhalefet kanadındaki yansımasına bakarsak...

CHP'den net mesaj var..

"Hodri meydan.. Seçime hazırlıklıyız!"

HDP de…

Saadet Partisi de…

Kart gösterme noktasında; "varız" dediler…

Bakalım karşılıklı söylemler; neyi doğuracak…

Lâkin, "gidişatın" rotasını öyle görünüyor ki; ekonomideki gidişat belirleyecek..

Çünkü dövizdeki; "tırmanış" bir hayli sıkıntılar üretmektedir…

Nitekim…

Ekonominin patronu olan, Nihat Zeybekçi konuştu…

Bir an önce belirsizliğin ortadan kaldırılması gerekiyor…

***

Aslında…

Erken seçime dair, emareler uzun süredir vardır…

Ki, 16 nisan referandumundan bugüne kadar…

Dikkat edilirse; "hep 2019'a dair" seçimler gündemin başlıkları içerisinde yer aldı…

Özellikle; "erken seçim" için…

Ama!

Erdoğan ısrarla hep "seçim zamanında" yapılacak diyordu…

Ki, AK Parti'nin genel seçim takvimine baktığımızda; seçimler gününde yapılmış…

Yani, erken seçim…

Yani baskın seçim gibi bir vakıa gelişmedi…

Netice itibariyle…

Gelinen aşamayı okumaya çalışırsak, yani erken seçime dair emarelere vakıf olursak…

Durum şu…

***

ERKEN SEÇİM EMARELERİ?

Seçim yatırımı noktasında düzenlemeler yapılıyordu…

Meclis'in son aylardaki faaliyeti bu yöndeydi…

Mesela…

"Taşeron" sistemi…

Ki 1 milyona yakın, kişi "kadrolu" oldu…

Engelliler…

Şehit yakınları…

Ve sözleşmeli personel, kadroları…

Öğretmen alımı…

Tabi ki, "süper teşvikler" paketi…

Ki 135 milyar liralık bir çalışma…

Bunlar insana dokunan; hamleler…

***

Suriye politikası…

Özellikle, Afrin operasyonu; "puan getirici" idi…

AK Parti ve MHP ittifakı…

Emperyalizmin…

Siyonizm’in..

Rusya'nın..

İranın ve Esed'in, Suriye üzerindeki; "santranç oyununa" Türkiye'nin hamleleri…

Nitekim, anketler de…

Saha çalışması yapanlar da; "AK Parti'ye" bu yönde destek yüksek…

O çok…

***

Gelirsek…

Karşıt bloktaki muhalefet "belirsizlik" içerisinde…

Kan kaybediyor…

Özellikle CHP'nin "muhalefet" üretemeyişi…

İçteki kargaşa…

Kılıçdardğlu'nun, "gel-gitlerde" olması…

İticilik…

Parti kontrolunu sağlayamayışı…

Nereye tepki koyarak fikriyatla, iyi hamleleri görmemesi…

En önemlisi de…

Suriye politikasına dair; "örgüt destekcisi" olarak, görünme hali…

Puan yitirici…

***

HDP…

Yöneticileri tutuklu…

İç çekişme var…

Teşkilat…

Yerel yönetimler…

Ve ortaya konulabilinecek bir politika; belirlenmeyişi!

En dikkat çekenin de…

Düştükleri halin sorumlusu CHP'eyle görüntü vermeleri…

İyi Parti deseniz…

Örgütlenme adına; henüz sahada yok…

Tecrübesizlik var…

Yeterli hamleleri  yapamıyor olması; "ayar bozukluğu!"

***

Saadet Partisi…

CHP…

HDP…

İyi Parti blokunda yer alma hal-i puan getirici oldu…

Ki popülerizm adına…

Ama iş fiiliyata…

Yani somut gelişmeye aktarılması noktasına gelince; "ayıplı durum" oluştu…

Ne cumhurbaşkanı adayı…

Ne parti kurmayı…

Ve ne de, kendi içindeki akımında yer alanlarla barışık hali..

Hepsi  bozum plak gibi…

Şimdi tüm bunlar…

Hiç kuşkusuz ki…

Cumhur ittifakının "lehine" bir durum…

Hanesine kazanım getirtiyor…

***

 

Gelirsek, kilit soruya…

Bahçeli bu çıkışı, Errdoğan'dan haberli mi, habersiz mi yaptı?

Kamuoyunda ikiye bölünme var…

İkisi tarafı da beyan ediyor…

Ancak…

"Başkanlık" sistemiyle ilgili ilk çıkışı yapan, Bahçeli olduğunu hatırladığımızda…

Ve Erdoğan'la istişareden etmeden…

Görüş beyan etmeyeceğini, bildiğimizden dolayı…

Hele ki, tarih verir olması…

Yani 26 Ağustos 2018'de "Erken seçim olsun!" çağrısı…

Katıklı…

***

28 Ağustos…

Yaz mevsimi…

26 Ağustos anlamlı bir gün…

Bayram tatili…

Malazgirt ve Büyük Taaruzun yıl dönümü…

AK Parti lehine…

CHP'li blokun da alehine bir durum…

Neyse!

Bugün, muhtemelen "ilan edilecektir?"

“Erken seçim var!” diye…

***

VE KRİTİK BİR TARTIŞMA…

CHP'li Özgür Özel…

Diyor ki…

Eğer ki Seçim 26 Ağustos 2018'de yapılırsa…

Karar alınırsa…

İyi Partinin "seçime katılma" şansı olmayabilir…

Yani "seçime" katılamayacakmış?

Sıkıntılı bir durum…

Seçim kanununu hatırlatıyor…

Ki seçim kanunu diyor ki…

Bir partinin seçime girebilmesi için en az 41 ilde örgütlenmiş olması lazım…

Daha sonra büyük kurultayını yapmış olması lazım…

Ve büyük kurultayından en az 6 ay geçmiş olması lazım…

İYİ Parti, 6 ayı 1 Eylül'de dolduruyor…

Seçimler 26 Ağustos'ta gerçekleşirse İYİ Parti seçime katılamaz…

Devlet Bahçeli 'Biz İYİ Parti olmadan seçime girmek istiyoruz' diyor…

1 Nisan'da kurulan bir partiden korkan Devlet Bahçeli ve kadrosu 26 Ağustos'a seçimi çekmek istemiştir."

Özel'in çıkışına tepki var…

İyi Parti Sözcüsü Aytun Çıray…

"İYİ Parti seçime giremezse bu darbe anlamına gelir. Hiçbir hukuki engel yok…"

***

TEMEL'DEN KEMAL'E PLAKET!

28 Şubat…

Süreç…

Aktör…

Ve kurgulanan plan…

Hiç kuşkusuz ki…

Ulusalcı…

Kemalist…

Laikçi…

Seküler…

En barizi de, "dış orjinli Siyonizm’in!" hizmetkarları faal idi…

Askeri…

Sivili…

Medyası…

Yargısı…

Tıpkı; FETÖ'nün kurgulandığı "saç ayakları" gibi…

28 Şubatçılar…

TSK'nin şerefli üniforması…

Makamını…

Ve apoletlerini "taktılarsa da…"

Hiçbir zaman…

Layık olmadıkları gibi…

Hep; "o kutsal" kuruma ihanet ettiler…

Neyse!

Yeniden keşfetmeye, anlatmaya gerek yok…

Benim…

Üzerinde durduğum nokta; "önceki gün" basına yansıyar bir haber…

Resim…

Ve tabi ki, "iri puntolu" yazılan; mesaj!

Saadet Partisi…

Refah Partisinin devamı…

Merhum Necmettin Erbakan…

28 Şubat'ın "iktidar'dan" alaşağı ettiği…

Boncuk, boncuk ter döktürdüğü lider…

İşte o liderin bugünkü parti temsilcisi…

Saadet Partili Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu…

Bugün…

28 Şubat'ın ana "akımına" biat edercesine aynı kulvarda duruyor…

Kol kola…

Omuz omuza…

Aynı safta yer alarak; "refahın bağrından" çıkan partiye…

Liderine…

Milletine "kumpas" kuranlarla iş tutuyor…

En iğrenci de…

Erbakan'ı anma etkinliğinde, bu akımın "membasının" başındaki, Kılıçdaroğlu'na plaket veriyor…

Neymiş?

"Kamplaşmayı" durduralım…

Ne yaman çelişki…

Ne yaman bir garabet hal…

Ne yaman bir "hayal kırıklığı"…

Eee, yani…

İnsanları katleden…

Gençleri asit çukurlarında yakan…

İnfazlar…

Katliamlar…

JİTEM…

Derin yapı…

Tetikçiler…

İslam'a…

Müslümanlara…

Dine…

İnanca "pranga" vuran, bu zihniyetle "yol almak!" kabul edilir değil..

Öyle ya…

Müslümanı "cüzzamlı…"

Başörtülülü "bulaşıcı" hastalık olarak görün; zihniyetle yürümek!

Kime yakışır?

Maalesef Bay Temel!

28 Şubat'a gösterdiği merhameti..

Görüyoruz ki..

15 Temmuz'a da gösteriyor..

Doğrusu..

60 ihtilaline, 80 darbesine de "şapka çıkarırsa" şaşmayın!

Ne yazık ki…

Milli Görüş…

Temel'in attığı temelsizlik yüzünden; "mum gibi eriyor?!"