DİYARBAKIR VE MİTİNG NOTLARI?..

Yanılmadım!.. Bilakis, “Gözler Erdoğan” başlıklı yazımdaki, istek ve olması gerekenlerle alakalı, beklentiler yekün olmasa da, yüksek dozajda yanıt buldu, ya da cevap bazında kapı aralandı diyebilirim?!.. Ne miting sıradan bir miting, ne de Erdoğan’ın Diyarbakır konuşması sıradan bir seçim konuşması değil, diyenlerdenim!..

***

Birincisi.. İstasyon meydanı, kalabalıktı.. Önceki, AK Parti mitinglerinden daha bir coşkulu, hareketli, kalabalık ve yoğunluk hakimiyeti vardı??.. Erdoğan’ın ifadesiyle 70 bin kişi hazırdı.. Soğuk ve rüzgarlı havaya rağmen.? Hele ki, mesai günü olmasını da, herkesin işinde ve gücünde olduğu bir zaman dilimi!…14-28 Mayıs’ta kendisine çıkan yüzde 2.85 ile rakibi Kılıçdaroğlu’na verilen, yüzde 71.5’in mahcubiyetinin de bir etkisi olduğunu düşünüyorum!…

***

Öyle ya; Kürt meselesini doğuran, inkar ve asimilasyonu dayatan, körükleyen, faşizmin bugünkü temsilcisi CHP’ye, HDP/DEM üzerinden celladına aşık olma, halinin, yaşatılması.. Ve karşılıksız, 6 milyon seçmenin boş beleş, CHP’nin değirmenine su taşımasının sorgulaması, miting meydanının her alanında, katılanların ekseriyetinin kurduğu cümlelerde vaki idi!..

***

Yüzde 1 dahi olmayan faşizan siyasetin körükleyicisi, Zafer Partisiyle, CHP’nin ortaya çıkan protokolün tepkisi de vardı?.. Türk soluna dizginleri kaptırmanın, gaflet ve delaletiyle, oluşan yıkımın hissiyatı da işin artısıydı!!.. Düşüşe geçen DEM oyları bunun göstergesi olduğu gibi, Diyarbakır mitingine gösterilen ilgi de tabiri yerindeyse, mevcudiyeti tesciller mahiyetteydi?… Tabi sandık ne der onu bilmem?

***

DEM Parti seçime 48 saat kala, İstanbul eksenli geliştirdiği, benzer siyaseti ve Diyarbakır’daki tabloyu, derinden derine düşünmeli ve gözden geçirmelidir diye düşünüyorum?!!.. Kazanım ve kaybı, Kürtler için nedir sorusunu kendine sorup, düşünmesi lazım?.. Erdoğan düşmanlığı üzerinden geliştiren siyasetten sıyrılmasının gerektiği gibi; kaybettiren değil, kendine kazanımlar sağlayan rotasında yürümeyi bilmeli!..

***

Önceki yazımda da, bunu detaylı aktarmıştım!.. “Erdoğan düşmanlığı üzerinden siyaset, DEM’e uzun soluklu zaman içerisinde kaybettirir?”..Çünkü, AK Parti iktidarı döneminde, Kürtlerin talep ve isteklerinden oluşan, 32 başlıktan, 30’a yakınını Erdoğan bizatihi çözümledi?.. Hal-i hazırda, kalan iki madde var.. O da, Ana dilde eğitim ve vatandaşlık tanımı!.. Ki bu iki başlığın da, kim ve kimler tarafından oluşturulan mert siyasi atmosferde zehirleyen süreci ateşleyen de herkesin malumu! Bunu Kürtler düşünerek, sorguluyor?

***

Çözüm sürecini başlatan Erdoğan!!!. Baldıran zehrini içme pahasına olsa da bu yola giren bir siyasi lider.. Ki çok siyasi liderin ömrü bile vefa etmedi?.. Tarih sayfalarını çevirdiğimizde, devrim niteliğinde, Cumhuriyet tarihinden bu yana yapılmayanlar yapıldı!.. Ama birileri emperyalizmin, siyonizmin, iç ve dış şer yapıların, kandan, gözyaşındanbeslenenlerin nam-ı hesabına, hem kendi yarınlarını hem de ülkenin aydınlığını zehirleyip karartmaya çalıştı

***

Neyse gelinen aşama itibariyle “eski mevzulara takılıp, durmanın anlamı yok?”..  Herkesin kendisinin gücü noktasında, kabahati ve suçu var.. Onun için takılmak, havanda su dövmenin ötesine gitmez!.. Önemli olan, yeni süreçle birlikte, geçmişten çıkarılan ders-i ibretin ışığıyla, yol yürümektir.. İşte, Diyarbakır mitinginde Erdoğan’ın satır arası, çok şey ifade eden, konuşmasının muhtevası, bunu bana  söyletti!..

***

“Seni başkan yaptırmayacağız” diyen Demirtaş’ın “Muhatap Erdoğan’dır’a” gelmesi!.. Ahmet Türk… Leyla Zana.. Sırrı Sakık.. Gibi Kürt Siyasi hareketinin önemli aktörlerinin, ki büyük bedeller ödeyenler olmalarıyla birlikte onların “Kürt sorununu çözerse Erdoğan çözer noktasına gelip, değerlendirmelerde” bulunmaları!?..

***

İşte tüm bunlar, barışa giden yolun merdivenlerini oluşturmuyor değil?.. Bu merdiven çıkışında Erdoğan’ın Diyarbakır konuşması, önemli.. Üzerinden çok derin fikirler üretilmelidir.. Ki Erdoğan kırmızı çizgisini iki başlıkta, dillendirdi.. Sanmıyorum ki, bu iki çizgiye”yüksek dozajılı ahaliden ve siyasi kimliğe sahip cephelerden itiraz edilsin.. Denilen şu..

***

Birincisi!.. “Terörün her çeşidine mesafe koyan herkesle oturur konuşuruz..”

***

İkincisi.. “Kapımız teröristlere de terör örgütünün güdümünde siyasetçilik oynayanlara da kapalıdır”

***

Erdoğan’ın mesajlarından aldığım, notlar var!.. Ki bu notları alırken, Erdoğan’ın İstasyon meydanındaki kalabalığa seslenirken, kurduğu şu cümle de, etkileyiciydi..  Şu soruma bütün Kürt kardeşlerim ellerini vicdanlarına koyarak cevap versin..”  

İşte o vicdan sorgulamasını istediği, ifadeler…

***

Siyaset, millete hizmet etmek, ülkenin sorunlarına diyalog yoluyla çözüm bulmak için yapılır. Biz, zihni özgür, vicdanı özgür, ahlakı kamil herkesle oturur konuşuruz. Emperyalistlere kuklalık etmeyen herkesle oturur konuşuruz.

***

Kent uzlaşısı adı altında kirli bir ittifak kurdular. Ama her iki partideki bir avuç siyaset baronu dışında ne olup bittiğini kimse bilmiyor. Tek sermayesi sizlerin oyları olan DEM, Kürt kardeşlerimizin iradesini işporta pazarına çıkarmıştır.

***

Sizi güya ağaların, şıhların, derebeylerin, devletin zulmünden kurtarma vaadiyle, demokratik siyaset palavralarıyla oylarınıza ipotek koydular. Kürt kardeşlerimizin toparlanıp, iradeleri üzerindeki ipotekleri parçalayıp atmasını bekliyoruz.

***

Dünyadaki tüm sapkın akımları, Kürt kardeşlerimin iradesinin üzerinden başımıza musallat etmelerinin, hiçbirimize faydası yok. Kürt kardeşlerimizi bu çarpık siyasetin mezesi haline getirmek için sahneledikleri oyunu ibretle takip ediyoruz.

***

Son 21 yılda attığımız her demokratik adımı engellemek için karşımıza dikilen CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize umut diye pazarlıyorlar..

***

Tabi tüm bunlara karşılık şunu da, haykırmak gerekir!… Kürtler rotasındaki mevzular çözüm siyasi mekanizmayı gösterse de, hadiselerin özü siyaset üstüdür. Bir seçim kazanmaya, ya da koltuk elde etmeye, İstanbul’a kazanma veya kaybettirmeye faturalandırılacak değil.. Tüm taraflar bunu bilmeli!.. Herkes kendi yanlışına da doğru demekten vazgeçmeli!..

***

Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginden, bana yansıyan, iki önemli koşul, çizgi ve meseledeki mihenk taşı şu oldu.. “Kürtler bu ülkenin asli unsuru ve her konuda, her şeyi, konuşmaya, tartışmaya, açık ve hazır!.. Terör siyasetine kapı kapalı!..”

***

El vicdan, diyerek!.. Ülkedeki mevcut tüm siyasi partiler.. Sağcısı, solcusu, liberali, milliyetçisi, demokratı.. Bilaistisna!… Kürt meselesinde hiçbir siyasi çıkar, makam, mevki, koltuk, hesabı yapmadan!.. Ne birilerine aparat, ne birilerine de maşa olabilme gayreti gütmeden!..

***

Samimi ve ihlaslı, ne maddi ne de manevi beklentiler içerisine girmeden, Kürtlere ve Kürtlerin isteklerine, taleplerine, beklentilerine, kangrenleşen sorunlarına çözüm üretme babında, bu minvalde duruş sergilerse!.. Çok ama çok şeyler kendiliğinden değişime, çözüme kavuşur!.. Yeter ki iki yüzlü, siyaset icra edilmesin!.. Yani; 1 Nisan sonrası, işte bu siyasi serüvene çok şey, gebe!..

***

Not.. MHP İl Başkanının, “kürsüye çıkarılmasına, Bozkurt işareti” vermesi üzerine kocaman bir pişmiş aşı, zehirlememek gerekir..  Hele ki, DEM Parti’ye bir mesaj olarak, görmek, ya da algı üretici noktada işlemek doğru değil..

***

Kaldı ki; çözüm denilen bir yol seyrinden söz ediliyorsa; “parlamentodaki tüm siyasi partilerin, aynı masada buluşması gerekmez mi?”.. Sığ ve dar düşünceler; hep çözümsüzlüğü ikmal eder!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Gönül birlikteliğin kardeşliğe odaklanmışsa, dikenler seni acıtmaz!..

***

HAYIRLI CUMALAR