Zerrab ve Simülasyon Çağında “Mış.. Gibi Davalar”

Fransız sosyolog Jean Baudrillard, günümüz post-modern dünyasının gerçek bir toplum olmadığını, her şeyin  “-mış gibi yapıldığını”,  simülasyona dönüştüğünü, somutun yerini sanal bir gerçekliğin aldığını söyler. Batının değerlerini ölçü alan düşünüre göre artık  “gerçekliği kavramak mümkün olmadığı” gibi, doğruyu yanlıştan ayıracak bir temel ve standart da kalmamıştır.

Bugünlerde Amerika’da görülen Zerrab Davası Baudrillard’ın  kuramına çok uygun geliyor. Anlaşılan düşünür, Batı toplumunu çok iyi analiz etmiş.

Şimdi ‘-Mış gibi Zerrab Davasına bakalım…

“17-25 Aralık 2013’te Türkiye’deki Amerikalılar, 27 Kasım 2017 tarihinde ise New York’taki derin Amerikalılar operasyon yapmaya kalkıştı. Her ikisinin ortak hedefi de Recep Tayyip Erdoğan’dı.”

Bunun için de gerçekle alakası olmayan “miş.. gibi senaryoların” sahnelenmesine ihtiyaç vardı.

İçerdeki FETÖ mensubu hainler,  bunun için ‘yolsuzluk senaryosunu’ yazıp, “-mış gibi bir dava” başlattılar.   Dışardakiler ise Zarrab’ın karışık ve kirli ticareti üzerinden senaryo hazırlayıp ‘asrın –mış gibi senaryosunu’ sahnelediler.

Bu tiyatroda önce Zerrab  baş suçluymuş gibi gösterildi. Günler öncesinden basına ve kamuoyuna verilen algı hep bu doğrultudaydı.  Sonra, tiyatroyu yazan baş senaristin canı sıkıldı ve  bir “okus-pokus” yaparak Zerrab’ın rolünü değiştirdi. ‘Baş Suçlu’, bir anda ‘Baş Tanık’a dönüştürüldü.

Baş aktristin rolü değişince, oyunun da adı değişti. Önceden “Zarrab Davası” olan oyun, bir anda “Atilla Davası” adını aldı. Adı değişince,  diğer oyuncular da, tiyatronun söylem biçimi ve zamanı da buna göre ayarlandı.

 ‘-Miş gibi bir tiyatronun’ aktörleri de tek tek çeşitli yollarla Türkiye’den Amerika’ya getirtildi.

Avukatının ifadesiyle, ABD’ye gitmemesi ve eğer giderse kendisinin tutuklanma ihtimalinin yüksek olduğunu söylenmesine rağmen Zerrab dinlemedi ve gitti. Böyle bir tehlikeyi göze almasına neden olarak da  ‘kızının Disneyland'ı görme arzusuna karşı koyamaması(!) Yani, ailecek ‘-mış gibi tatil yapmak’ istemeleri.

Oysaki tiyatroyu yazan hainler, daha başarılı olması için ortak bir çalışma yürütmüşler. Ve Zarrab’ın senaryo gereği ABD’ye gitmesine çoktan karar vermişlerdi: İçerideki FETÖ’cülere, yardım ve yataklık, dışarıdakilere de derdest etme görevi düşmüştü.

Sonra, Türkiye’yi oyunun içine sokmak için, ileride oyunun baş rolüne getirilecek olan Hakan Atilla  Amerika’ya davet edilmiş. Kim mi davet etmiş? Halkbank’ın ABD’li ortakları, pardon oyuncuları.

 Herhalde çoğumuz bilmiyor,  Halkbank’ın hisselerinin yüzde 49’u halka açık. Ve daha da ilginci bunların yüzde 80’i de yabancıların elinde. 300’ün üzerinde hisse senedini elinde tutan Amerikalı şirket var. Yani Atilla’nın ABD’ye gidişi hiç de zor olmamış!

‘-Mış gibi dava’nın en hain oyuncusu Türkiye’den FBI tarafından kaçırılan FETÖ sanığı bir emniyet mensubu. Türkiye’ye gözdağı verilmek için oyuna eklenmiş. Bununla “Elimizde daha nice belgeler var, çünkü hainleriniz deste teste belge getirdiler” mesajı veriliyor.

Dava oyunun sergilendiği tiyatro salonu, konuyla alakası olmayan jüri üyeleri ve firari FETÖ mensubu gazetecilerle doldurulmuş.

Ha bir de Preet Bharara var salonda. Yani önceden davadan çıkarılan ve Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan eski başsavcı Preet Bharara.  Oysaki ABD yasalarına göre de, evrensel hukuka göre de bir davadan el çektirilen bir savcının o duruşmaya gelip, savcılarla görüşmesi adalete gölge düşürür.

Ama önemli değil, çünkü nasıl olsa her şey bir simülasyondan ibaret!

Şimdi, ‘-mış gibi  dava’nın  ana öğelerini mi soruyorsunuz?

Konu: ‘Halkbank aracılığı ile İran’a yaptırımları delmek,

Ana oyuncu:  Zarrab

Zorla oyuncu rolü verilen: Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla

Hedefi: İran’a yaptırımların Türk hükümeti tarafından delindiğine dair karar çıkarmak. Ve bunun üzerinden Sn. Cumhurbaşkanı’nı yıpratmak.

Şimdi Amerika’ya değil, “Amerika’yı hala hukuk, adalet, özgürlük ülkesi gören”  içimizdeki Batı hayranlarına seslenmek istiyorum:

Bu similasyonu gördükten sonra, gerçekten hala Batı’nın adaletine güveniyor musunuz?