Türkiye’nin temel sorunu iktidar etmekten çok, muhalefet etmek kültürünün olmayışından kaynaklanmaktadır.
Bu neden böyledir?
Diye aklınıza gelen sorunun cevabı, bizce;
Bu ülkenin
kuruluşunda anti demokratik ve totaliter bir sistemin, karşısında ki, insanlara
muhalefet etme hakkı tanınmayışından olmuştur.
Bu nedenledir ki,
muhalefet geleneğimizin hala geçmişin etkisinde olduğu, sanki şefokratik
dönemlerde yaşadığı zulümleri yaşıyor imiş gibi, içine bastırmış olduğu
hisleriyle tepkisel davranış sergilemektedir.
Oysaki demokratik
haklar bağlamında, çoğulcu bir demokrasinin ortamındayız ve oldukça zengin
farklılıklara sahibiz.
Karşımızda ne bir şef
despotizmi, nede o şefin dayatma hükümleriyle karşı karşıyayız.
Geçmişin kirli
vesayet aklının mahsulü, darbeleri ve muhtıraları bir tarafa bırakırsak, bizi
idare etmede belirleyici aktörün sandık olduğu ve sandıkların iktidarları
belirlediğini hep yaşadık.
Faşist bir darbe
Anayasasının yaşanılan zamanın ortamında hayat bulması ve günümüze kadar hala
köhne sistemini yaşatma çabası, bu ülkenin vatandaşlarınca hiçbir zaman
karşılık bulmamış ve nefretine müzahir olmuştur.
Her meclis döneminin
ençok tartışılan konusu olarak gündemi teşkil etmiş, bu konuda muhalefette
bulunanlar, seçim vaadlerinde hep bu köhne sistemin değişikliğini vatandaşın
huzurunda söz vermişlerdir.
Ancak bu sözlerini de
iktidara gelemeyeceklerini bile bile verdikleri her dönemde, görmüş ve
yaşamışızdır.
Zira başkalarının
iktidarlarında bu değişikliğin onların despotik ve seküler sürecinin ruhuna bir
Fatiha okutacağını bildikleri için mızıkçılık yapmış ve yapmaktadırlar.
TBMM ‘de oldukça
tartışmalı bir komisyon çalışması sonucunda, 18 maddelik 1982 faşist anayasasının
değişikliği kabul edilmiş ve bugün itibari ile mecliste görüşülmeye başlanmış
olacaktır.
Bu değişiklik için
ana muhalefet partisinin başta Genelbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve gerekse
parti sözcülerinin yaptıkları konuşmalar ve özellikle sosyal medyada konu ile
yaptıkları paylaşımlar, ne yazık ki, milletin iradesine karşı acımasız bir
tavır ve ahlaki olmayan bir davranış olarak bizleri üzmektedir.
İşin ilginç yanı ana
muhalefetin bu tavrından çok dikkatimizi çeken uluslar arası yansıtmış olduğu
ilgi ve göstermiş oldukları olumsuz tepkilerdir.
Başta ABD ve AB olmak
üzere Türkiye demokrasisinin attığı bu değişiklik hamlesini tasvip etmedikleri,
bilakis karşı olduklarını basın ve medyalardaki sohbetlerinde görmekteyiz.
Evet, Türkiye artık
dönülmez bir yolun yolcusu ve geldiği yoldan az kalan menziline varmak üzeredir
diyebiliriz.
Sistem mi dersiniz,
rejim mi dersiniz?
Eski Türkiye artık
taşıyamıyor, önüne bırakılan İngiliz malı yükleri.
Siyasi iktisadi
kültürel ve sosyal anlamda, tam özgürlüğünü haykırıyor Türkiye.
Yeni bir sisteme yeni
bir rejime doğru ister istemez bu yolculuğa çıkmıştır.
Bu yolculuk sadece
kendi iç sorunlarını halletmeye yönelik değildir.
Bu yolculuğu
Türkiye’nin, küresel dünyada bu saatten sonra vereceği mücadele ile gerçek özgürlüğü
ile alakalıdır.
Zira bölgenin
jeopolitik geleceğinin tartışıldığı zamanımızda, artık karar verici milletin
kendisi olduğu cihetinde ki yoğun talebidir.
Bölünmemenin birliğin
beraberliğin, güçlü ve mutlu olmanın gayreti içinde; bir Türkiye ile karşı
karşıya olduğunu bütün dünya görmektedir.
Kürdüyle Türküyle
bütün bir vatan evlatlarının tek arzusu geçmişin kirli ve kanlı dönemlerinin
hatırlattığı faşist rejimin kendisini unutmak ve gelecek nesillerine
unutturmaktır.
Ana muhalefet
partisinin ABD, AB sözcülüğüne soyunması vatan evlatlarına acı vermekte, en
azından TBMM intikal edecek değişiklik için olgunluk içinde olmalarını
dilemektedir.
Ve nihayet yeni anayasa, değişiklikleri kabul
edilse bile enazından referanduma kadar, vakur bir siyasi ahlak içinde, karşı
oldukları düşüncelerini biz milletle paylaşmaları en büyük temennimizdir.
(NOT: Dün
yayınladıkları ‘Kardeşlik Bildirisi’ ile “KÜRD GENÇLERİ”’ni tebrik ediyorum.
Ancak bundan böyle yayınlayacakları bildirileri içeriye yönelik olmaktan çok, BM+NATO+AB+AP
yönelik telgraflarla onlara duyurmalarında daha çok ses getirici olur,
düşüncesiyle başarılar diliyorum)
Bu Makale 367 kere okunmuştur.