Görüş Bildir

ANKARA'DAN BAKIŞ

Cemal Toptancı
Cemal Toptancı

SORUNLU CUMHURİYETİN SORUNLU SİSTEMİ

Çanakkale şehitlerini yıllar sonra, Seddülbahir’de ecdatlarının mezarlarını ziyaret etmek üzere gelen Anzaklar’dan öğrenen bu milletin, en büyük sıkıntısı en büyük talihsizliği ve kendisini mutsuz eden gelişmelerini sadece bir anekdotla sınırlı tutalım.

Bu anekdot bu ülkede hakkında kitap yazılmış, hatta milli şeflik yapmış, ikinci milli şef olarak bu ülkenin tarihine geçmiş bir eski siyasi ile ilgilidir. Evet, fazla uzatmadan ismi hepimizce malum İsmet İnönü ile diğer bir adıyla İsmet Paşa’ya ait bir anekdottur.

Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP)’nin Başvekili, Başkanı, Cumhur reisi, Başbakanı İsmet Paşa…

1920’de Bursa’dan Ankara’ya dönüş seyahatinde, içlere doğru göçen ve içinde subay ailelerinin de bulunduğu bir kafileye rastlanır.

İsmet İnönü rastladıkları bu kafileyle ilgili hatırasını şöyle anlatır. “Kafileyi durdurdum. Subayları bir kenara topladım… Dedim ki, içinde bulunduğumuz vaziyeti iyi bilesiniz. Bundan başka subay olarak da yerinizi bilmelisiniz… Padişah düşmanınızdır… Yedi düvel düşmanınızdır… Bana bakın dedim… Kimse işitmesin, MİLLET DÜŞMANINIZDIR.”*

Allah… Allah… Bu ülkeyi bu milleti yönetmiş, bir kafanın sıhhat derecesi sorgulanmadan biz milletin ecdadını düşman ilan eden bu kim ki?

Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Hasankale’de hatta bizim Diyarbekir’in Kulp ilçesi mücavirinde, Mala Evdi Alı’de tüm yokluklar ölümler ve yaşadığı acılar içinde kalmış bitkin düşmüş, bir milleti kendi subayına düşmanındır diye hezeyanlar saçarak anlatan bu halet-i ruhiye’nin sebebi ne ola ki?

Tanzimat ve Islahat ihanetinin doğurduğu neseb-i gayri sahih çocuğu, İttihat ve Terakki’nin zerk ettiği bir zehirden başka hiçbir şey değil.

Millete düşmanlığını tedavi etmek dostluğunu kazanmak kısacası kendince milleti insan yapmak amacıyla bakın hükümet ettiği yıllarda neler yapmış veya neleri yapmayı başarmış?

Bu konuda tarihe not düşen merhum Uğur Mumcu’nun bize ibret olarak sunduğu ve cevabını aradığı gerçeğe bu kez bakalım. 

Uğur Mumcu bırakın Kürde Kürdlüğünü unutturan stratejilerini, Türk’e bile Türklüğünü unutturan mevcut anayasayı eleştirdiği konuşmasında, Türklüğün tanımını ironik bir şekilde şöyle anlatmıştı. “Türk ne demektir, İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalya ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza muhakemesi kanununa göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam Hukukuna göre gömülen kişidir.” **

Özeti, yedi kocalı Hürmüz gibi her yönüyle kendine ait olmayan bir zavallı cumhuriyeti, tam özgürlük için mücadele vermiş ve yüzbinlerce şehidi sinesinde barındıran bu mübarek topraklar üzerinde nasıl inşa etmişler hikâyesi… 

Kıyamlar, isyanlar, darbeler, idamlar ve muhtıralar cumhuriyeti.

Cumhurun düşman görüldüğü mantığın cumhuriyet!…

Kısacası ve özet olarak DEVLETİN MİLLETİ sisteminden, çekilen acıları unutma ve tarihin necaset çöplüğüne atılıp, yerine MİLLETİN DEVLETİ sistemini yerleştirme mücadelesidir 16 Nisan…

Bu ülkenin önünün açılması, tam bağımsızlığı, mutlu müreffeh ve barış içinde olacak bir devrim cumhuriyeti buna şiddetle ihtiyacımız var.

Millet olarak kimsenin düşmanı olmadığımızı ispatlama gerekmez, kendi yasalarımızı milletimizin özümüzün inancına ahlakına kültürüne ve tüm bunların sonucu birlik ve beraberliğine vesile olacak bir cumhuriyetin doğum günleri.

Allah bağışlasın!…

*İsmet İnönü, 1968 Yılında Zamanın Ulus Gazetesinde tefrika halinde hatıratının yayınlandığı seri röportajından.

**Uğur Mumcunun hala www.youtup’ta bulunan bir konuşmasından alıntı yapılmıştır.


Bu Makale 458 kere okunmuştur.