BAŞKANLIK SİSTEMİ

İktidar partisinin “Ülkenin var oluş meselesi”, ana muhalefet partisi ise “Ülkenin felaketi” olarak gördükleri başkanlık sistemi.

     Başkanlık sistemi nedir, ne değildir, artı ve eksileri nelerdir? Amaç ve kapsamı nedir? Gibi soruların cevabını bulmuş değilim.

       Daha basit bir ifade ile başkanlık sistemini savunanlar; Cumhurbaşkanının talebi imiş ve “o ne derse en iyisini der”,  muhalefet de “Bir rejim meselesi” mantığı ile savunma ve eleştirileri beni tatmin etmemiştir.

        Bende dinimize göre ülke idaresinin ana prensiplerinin neler olduğu bunları anlatmaya çalışayım.

        1-Dost doğru olma,

       Allah hud suresi 112 ayet;  “Öyle ise emrolunduğun gibi dostdoğru ol…”

        Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selemle hitap ettiği ve “beni ihtiyarlatan sure” dediği bu ayetler aslında hepimizi ve özellikle lider konumundakilere bir uyarıdır.

       2-Güvenilir olmalı;

      Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem insanların en güvenilir ve emin kişisi idi.  Mekke müşrikleri onu öldürecek kadar ondan nefret ettikleri halde, değerli mallarını ona emanet edecek kadar da ona güveniyor ve emin buluyorlardı.

       3-Adil olmalı;

       İslamiyet’in özüdür, olmazsa olmazıdır, tüm ibadetlerin temel dayanağıdır. Hemen tüm Cuma hutbenin son bölümünde okunan Nahil suresi 90 ayet: “ Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlarına yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”

        4- Güçlü istişare ile karar vermeli.

      Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem, peygamberliğin ilk yılından ta vefatına kadar istişareye çok önem verirdir. Mekke’de müşriklerin Da’run nedve’sıne Karşı Ekrem b. Ekrem el- Mahzuni’i evinde (Daru-l Ekrem de) Müslümanları bir araya getirmiş onlarla istişarede bulunmuş vahi dışında onların fikir ve önerilerine önem vermiştir.

     Medine ye hicret edildikten sonra yapılan Mescid-i nebi istişare ve karar verme yeri olarak kurulmuştur.

     Uhud harbi, Bedir savaşına katılmayan gençlerin istekleri doğrultusunda karar vermiştir.

      Yine Hendek savaşında Selman-ı Farisi (ra) görüşü kabul görmüştür. Hemen tüm önemli konularda sahabesini toplamış onlarla istişare etmiş vahi dışında onların görüş ve önerilerine önem vermiştir.

       5- Kul hakkına çok önem vermelidir.

       Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem kul hakkına çok önem vermiş vefatına yakın zamanlarında ise bulunduğu her toplumdan sahabesine “Kimin bende hakkı varsa alsın…” hatta Hz. Ukkaşe (ra)’ın talebi, gelişen olaylar ve çok hasta olmasına rağmen sırtını açması unutmamamız gereken bir olaydır.

      6- Hesap verebilmeli.

       Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem tüm yaşamı ile insanlığa örnek biri olduğu halde yine de veda hutbesinde “İyice tebliğ edebildim mi? Allah’ım sende şahit ol.” Demesi ve sonunda;

      “Ey insanlar! Yarın Beni size soracaklar. Ne dersiniz? Peygamberlik görevimi yerine getirdim mi? Vazifemi yaptım mı?”

       Hz. Ebu Bekir (ra) Halife olduğunda;

      “Ben yanlışlık yaparsam bana nasıl davranırsınız?” diye sorduğunda,

      “Seni kılıcımızla düzeltiriz” dendiğinde Allah hamd edip teşekkür etmesi.

       Hz. Ömer (ra) Hilafeti döneminde kadınların mehri konusunda verdiği karara karşı bir kadının itirazı ve haklı bulunmasından sonra itiraz eden kişiye teşekkür edip yanlış yaptığını kabullenmesi.

       Yine bir çağ kapatıp bir çağ açan Fatih sultan Mehmet’in Ermeni ustanın kolunu kesmesi ile mahkemeye hesap vermesi ve daha nice olaylar…

     Eğer yukarıda saydığım temel kurallara uygun bir sistem olacaksa adına ne konulursa konulsun en güzel olacağı bir gerçektir.

      Yoksa…

    DUA VE SELAMLARLA