BİR LİDER OLARAK PEYGAMBERİMİZ.

Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hakkında bir birinden güzel sayısız eserler yazılmış ve yazılmaya devam edilecektir.

          Kur'an nasıl asrın müfessiri olduğu ve zaman ilerledikçe de Kur'an gençleşiyor sa, Vahi ile terbiye edilen ve Kur'an gibi yaşayan Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de zamana yenik düşmediği gibi, her zaman ve ortamda tazeliğini koruyan insanlığa doğru istikamet sunan eşsiz bir insandır.

           O sallallahu aleyhi ve sellemi bilen ve gücü nispetinde emir ve tavsiyelerine uyan hep doğru yolu bulmuş, dünya ve ahiret saadetine kavuşmuştur.

          Peygamberimizin her alanda örnek almamız gerekir.

          Cabir bin Abdillah tan, Peygamberimiz ssallallahu aleyhi ve sellem;

 فَإِنَّخَيْرَالْحَدِيثِكِتَابُاللّٰهِوَخَيْرُالْهَدْىِهَدْىُمُحَمَّدٍ،وَشَرُّاْلأُمُورِمُحْدَثَاتُهَاوَكُلُّبِدْعَةٍضَلاَلَةٌ

        "Sözlerin en hayırlısı, Allah'ın kitabı Kur'an'dır; tutulup gidilecek yolların en hayırlısı da Muhammed'im (sallallahu aleyhi ve sellem) yoludur, sünnetidir. İşlerin en şerlisi sünnete muhalif olarak, sonradan ortaya çıkarılan dır. Her bid'at da dalalettir."( Müslim, cuma 43; Nesâî, iydeyn 22; İbn Mâce, mukaddime 7.)

          Peygamberimiz sallallhu aleyhi ve sellem:

          "Benden sonra yaşayanlar, pek çok ihtilâf ve herc ü merc görecekler. Size sünnetimi ve doğruya götüren Râşid Halifelerin yolunu, sünnetini tavsiye ederim. Siz ona sımsıkı sarılın! Dişlerinizle sımsıkı tutunun sünnetime ve râşid halifelerin sünnetine! Sakının; sonradan çıkma işlerden sakının! Çünkü, her sonradan çıkma, bid'at, her bid'at da dalâlettir."(Tirmizî, ilim 16; Ebû Dâvûd, sünnet 5; İbn Mâce, mukaddime 6)

         Her nedense günümüzde gelişmiş ülkelerde güçlü bir parlamenter sistem ve etkili sivil kuruluşlar la idare edilirken Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde ise Zayıf parlamenter, güçsüz sivil kuruluşlar ve güçlü liderler tarafından idare edilmektedir. Günümüz sıkıntıların kaynaklarından biriside işte bu sünnete muhalif idare biçimidir.

         Oysa olması gereken tersi olmalıydı çünkü dinimizin gereği, peygamberimiz ve hulefaı raşidinin devleti idare etme biçimi güçlü parlementer (günümüz tabiri ile) ve etkin sivil kuruluşlarla olmuştur.

          Kur'an da Allah Peygambere nasıl davranmasını gerektiğini anlatırken dünya var oldukça liderlerin nasıl davranması gerektiğini de bizlere anlatmaktadır.

         Ali imran suresi 159 ayet diyanet meali;

        "Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever."

         Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

         "İnsanı pişman eden, kendi görüşündeki ısrardır.) [İ. Maverdi]

         "Kendi düşüncenize göre hareket etmeyin!) [Taberani]

         "Yapacağı işi ehli ile istişare edene, o işin en güzeli nasip olur.) [Taberani]

          Bir Peygamber olmasına karşın alacağı kararlarda ashabını camiye çağırır onlarla istişare eder ortak bir kara alırdı. Örneğin Uhud harbı gençlerin isteği ve kararı doğrultusunda, Hendek savaşını da Selman-ı Farisinin tavsiyesine uyulmuştur.

           Ezanın şekil ve okunuşu, sabah ezanında "selatün hayrün mine nnevm" sözünü Bilali Babeşin eklemesi v.b uygulamalar peygamberimizin istişareye, sahabesine ne kadar değer verdiğini bize göstermektedir.

         Peygamberimiz peygamberliğin ilk yılından tut ta vefatına kadar hiç bir ashabını tasfiye etmemiş, dışlamamıştır. Hatta Medine de Münafıkların türemesi ve bunların Peygamberimiz tarafından bilinmesine rağmen hiç birisini deşifre etmediği gibi suçları zahiren sabit olmayanları da cezalandırmamıştır.

O sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatı ile ashabı istişare mekanizmasıni bil hakkı ile yerine getirmiş bunun ilk örneği de halife seçimi olmuştur.

          Hz. Ebu Bekir (ra);

         "Ey Ensar ve Muhacirinin ileri gelenleri! Elbette bu toplumu idare edecek bir yöneticiye ihtiyaç vardır. Bu hususta Allah'ın kitabı ve Resulün sünneti bizim tek ölçümüzdür... Çünkü yüce Allah bize "Mü'minlerin işleri aralarında istişare iledir."  buyurmaktadır...İstişarelerimizin amacı hakkı bulmak, adaleti sağlamak ve ortaya çıkan meselelerimize ortak akıllar, doğru çözümler bulmak şeklindedir."

        Hz. Ebu Bekir (ra) halifeliği döneminde istisareye hep önem vermiştir.

       O da hastalığı ağırlaştığında ensar ve mühacirin ileri gelenleri çağırmış onlarla istişare etmiş onların fikirleri doğrultusunda Hz. Osman(ra) katipliği ve onun Hz. Ömer(ra) ismini yazması ile Hz. Ebu Bekir de rıza göstermiş ve bunu sahabenin görüşüne sunmuş sahabenin onayı ile halife seçilmiştir.

         Hz. Ömer(ra) halifeliği döneminde istişareye çok önem vermiş, kadınların mehri konusunda kısıtlama yönünde verdiği kararını bir kadının itirazı üzerine bozmuş Minbere çıkarak bunu insanlara duyurarak yanlış yaptığını kabul etme erdemliğin göstermiştir.

         Yine takvimin belirlenmesi istişaresinde Hz. Ali(ra) görüşüne önem vermiş, halka hesap verebilme konusunda hassas dayanmıştır. Hz. Osman(ra), Hz. Ali(ra) da bunlardan geri kalan bir tarafı olmadığı gibi önemli tüm kararları istişare ile almışlardır.

        Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir peygamber, devlet başkanı ve de liderdi, ona sevgi anadan, babadan, yardan, candan ve canandan fazla idi bütün bunlara rağmen İnsan hak ve hukukuna  çok riayet eder, hastalığı artığı vefatına yakın dönemde bulunduğu tüm toplantılarda "Kimin benim üzerinde bir hakkı varsa gelsin alsın..." derdi.

        O bize örnek O'na uymak bizim asli görevimiz yoksa perişan oluruz.

        DUA VE SELAMLARLA