BİR OLMAK BİRLİK OLMAK

Birlik olmak, bir olmak, aynı değerler etrafında, farklı fikirlere sahip olsak da kenetlenmesini bilmek, hayal ettiğim duygudur.

          İslam âlemi perişan, mazlum Müslümanların feryadı, figanı arşı alayı titretiyor.

          Bölünmüşlük, ideolojik saplantı, benlik duygusu artıkça artmakta neticesinde felaketler de ardı sıra gelme.

          Kazanan hep ecnebiler, kayıp edenler de hep mazlum Müslüman halklar oluyor.

          İnsanlığa ümmet olmayı, kardeşlik hukukunu armağan eden, af etme, bağışlamayı öğreten dinimiz, günümüzdeki mensuplarının perişan halı?

         Güzel ülkemiz, gelen gün, giden günden daha zor olmaya başlamış,  birlik ve kardeşlik için fedakârlık yapanı değil de daha fazla hain kim, mücadelesi içine girilmiş.

        Güneydoğu ve Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulunmazken, FETO denilen terör örgütünün varlığı ayrı bir sıkıntı.

         Yıl 1986 görev yaptığım Diyarbakır ili Kulp ilçesi, eli kınalı ve tekbirlerle evlatlarını askere gönderiyorlardı. Teröre ve teröriste lanetin en büyüğünü ediyorlardı vatan ve bayrak ortak değerdi.

        Yanlış politikalar, devam eden sıkıyönetim, olağan üstü hal uygulamaları, kendini kanundan üstün bulan askeri erkân ve sivil bürokrat, öldürmekle bitirileceğini zan edilen terör, nereden nereye?

        FETO Terör örgütü, darbe ve sonrası, yine sap ile samanı ayırma yerine, at izi ile it izini bir birine karıştırma, yeni mağdurlar, sıkıntılar, acılar ve arşı alayı titreten nice mazlumlar.

      Şimdi kim suçluyu bulma değil birlik olma zamanı, hataları, kusurları değil, af etme ve kusurları örtme zamanı.

       1-Birbirimizle münakaşa etmeyelim.

       Ebu Ümame (ra) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellm:

       “Kim haksız olduğu bir münakaşayı terk ederse kendisine cennetin kenarında bir ev kurulur. Haklı olduğu bir münakaşayı terk edene de cennetin ortasında bir ev kurulur. (Tirmizi, Birr 58; ebu davt edep 8)

       2- Birbirimizin kusurunu araştır mayalım. Kur’an, Hucurat suresi 12 ayet:

       “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurların araştırmayın. Biriniz, diğerinize gıybet etmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiğiniz değil mi? O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeleri çok kabul edendir; çok merhametlidir.”

        3- Birbirimizi olduğu gibi sevelim. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem: “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!”  (Müslim, Îmân 93-94; Tirmizî, Et’ime 45; İbni Mâce, Mukaddime, 9)

             4- Bir olma. Bediüzzaman dan dinleyelim Mektubat255:

            “Meselâ, her ikinizin Hâlıkınız bir, Mâlikiniz bir, Mâbudunuz bir, Râzıkınız bir-bir, bir, bine kadar bir, bir.

            Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir-bir, bir, yüze kadar bir, bir.

           Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir-ona kadar bir, bir.

Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak mânevî zincirler bulundukları hâlde, şikak ve nifâka, kin ve adâvete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü’mine karşı hakikî adâvet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebât-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu, kalbin ölmemişse, aklın sönmemişse anlarsın.

             Üçüncü Vecih

Adalet-i mahzâyı ifade eden 1- sırrına göre, bir mü’minde bulunan câni bir sıfat yüzünden, sair mâsum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adâvet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu; ve bahusus bir mü’minin fena bir sıfatından darılıp, küsüp, o mü’minin akrabasına adâvetini teşmil etmek,

2- sîga-i mübalâğa ile gayet azîm bir zulüm ettiğini, hakikat ve şeriat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği hâlde, nasıl kendini haklı bulursun, "Benim hakkım var" dersin?

         DUA VE SELAMELARLA