Cami ve Referandum

Cami; Müslümanların, ibadetlerini, huşu içinde, beraberce ifa ettikleri yerlerdir.

Camilerde, Cemaatle namaz kılındığında, önde İmam, arkasında, tarağın dişleri gibi, omuz omuza saflar oluşur. Bu saflarda ayrı gayrı olmaz, sınıfsal ve siyasi ayırım hiç yapilmaz.

Hümeze suresi 1-2;

Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden, her kişinin vay hâline! (Di.meal)

İnsanları küçük görme, alay etme, kaç ve göz ile onu aşağılama, siyasi düşüncesinden dolayı ayıplama, geçmişteki hatalarından dolayı onu kınama her halükarda yasaklanmış, Cami içerisinde ise daha bir yasaklanmıştır.

Camiler ibadet yeridir. İmamlar cemaatin yapısına, fikrine, siyasi görüşüne, tercihine, makam ve mevkisine göre değil, Allah'ın kelamı olan Kur'an, Ondan sonra, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadisleri, sahabe ve evliyaların görüşlerine göre davranırlar. Riza-i ilahi buralarda her şeyden önde gelir.

Onun için camilerde siyaset yapmak veya siyasi bir görüşe taraf olmak, caminin adabına ve ruhuna aykırı dine hizmet değil, hıyanet tir.

Ülkemiz, referandum havasına girmiştir, ülkenin kuruluş felsefesi ve temel ilkelerine dokunulmaksızın anayasanın bazı maddeleri değiştirilmeye çalışılmakta, yasal olarak milletin tercihine baş vurulmaktadir.

 İşin ilginç yanı, insanlar arasında, mecliste kabul edilen maddelerin ne manaya geldiği Artı ve eksileri konuşulup müzakere edilmeye yerine, münakaşa ve kutuplaşmaya doğru gidilmesidir.

Oysa bu bir referandum bir anayasa değişikliğidir.  Evet demek ne kadar haksa Hayır demekte o kadar hak ve bir tercih meselesidir.

Evet diyenlerin gerekçeleri başında, güçlü hükümet güçlü parlamenter sistem yerine, güçlü liderlerle idare edilen hükümet gerektiğidir. Doğru mu? yanlış mı? seçmenin takdirine bırakılmıştır.

Değişikliği savunan ve evet diyeceğini belirten bir çoğunun, Cumhuriyetin kuruluşu esnasında, yapılan yanlışlıkların neticesi; istiklal mahkemeleri ile yapılan idamlar, uç tarafı denizlerle çevrilmiş dış düşman ve iç hainler ile mücadele felsefesi, toplumun değer yargıları, Din kuralları dediğimiz ezan üzerindeki baskı veya tesettür üzerindeki yanlışlıkları öne sürmeleridir.

Yine o dönemde ki açık oy gizli tasnif, milli şef, darbeler, mağduriyetler vb. Bir daha yaşanmaması için evet denilmesi gerektiğidir. Oysa burada unutulan şeyin, o dönemlerin, güçlü lider ve zayıf parlemento olduğudur. Ülkemizin istikrarla geçen son dönemlerdeki parlamenter sistem, saydığımız birçok baskılar ve yanlışların ortadan kaldırılmış olmasıdır.

Evet diyenlerin öne sürdükleri hükümetimizin başarıları, Yollar, Köprüler, havalimanları, barajlar, sağlık alanidaki başarılarinin öne sürülmesidir.

Unutulmaması gerekir ki, iftihar ettiğimiz bütün bu tablonun, beğenmeyip değiştirmek istediğimiz sistemin bir başarısı olduğu gerçeğidir.

Hayır diyenlerin ise öne sürdüğü birçok savlar içerisinde, rejim değişikliği dedikleri şey ki, zaten hükümetin programında veya yapılan değişiklikler de böyle birşey söz konusu olmadığıdır.

Hayır diyenlerin öne sürdüğü bir başka görüşse baskıcı bir sisteme geçilebileceğini ve parlamenter veya muhalefetin susturulabileceği görüşudur ki buna da katılmıyorum.

Aslında ben Evet veya hayır i anlatmaya yerine emekli bir imam olarak işin dini boyutunu bir hoca gözüyle bakmayı daha uygun buldum.

Son zamanlarda medyada dini değerlerin referanduma alet edildiği,  camiler dediğimiz ibadethanelerin, siyasilere peşkeş çekildiğini Bazı hocaların mimberlerleri kullanarak cemaatte siyasi telkinlerde bulunduğu, cemaatin haklı biçimde itiraz ettiklerini müşahede etmekteyiz.

Oysa camiler ibadet yeridir, başta da dediğim gibi bütün inananların ortak buluşma noktasıdır. Saf dediğimiz düzen içerisinde patronun veya işçinin, öğretmen veya öğrencinin, müdürün veya memurun sınıfsal bir ayırıma tabi tutulmadığı gerçeğidir.

Allah huzurunda, bir arada ve bir hizada bulunulduğu yerlerdir.

Camiler birleştirici özelliği olmalıdır. İmamlar veya hocalar kişisel düşünceleri elbet olacaktır ancak bunu mimbere ve cami içine yansitmamalidir.

  Unutmayalım ki Günümüzde en büyük sıkıntıların başında dinin siyasete taraf olması veya siyaseti dizayn etmeye çalışmasıdır ki şu anda ülkemiz bunun en büyük sıkıntısını çekmektedir.

Kur'an Hücurat10 ayet:

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki Size merhamet edilsin.(di.meal)

Kardeş olan müminler, ülkenin idare biçimi konusunda doğal olarak farklı düşünebilir. Önemli olan, farkli fikirler öne sürulsede kalp kırmadan, münakaşa etmeden medeni ölçüler içinde müzakere etmesini bilinmesidir.

Hele cami ve dini değerler asla ve asla lehte ve aleyte kullanılmamalıdır.

Hucurat 11ayet:

Ey iman edenler bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha İyidirler. Birbirinizi karalamayın birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.(diy meal)

Hucurat 12 ayet

Ey iman edenler! zannın bir çoğundan Saki'nin. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.(diy. Meal)

Referandum süresi içinde toplumda olası gerginliklerde özellikle din görevlileri yatıştırıcı olmalı, halka ve cemaatte anne-baba, yakince uzak akraba ile komşuluk hukukunu anlatarak, inananların kardeş ve dini bir vecibe olduğunu sık sık hatırlanmalıdır.

Din adamlarının; birleştirici, olası gerginlikleri giderme yerine, taraf olmaları kimseye faydası olmayacaktır. Etki tepki gereği, dine ve dindara karşı cephe oluşmasına sebebiyet olacak Allah katında vebalı ağır olacaktır.

DUA VE SELAMLARLA.