DOST VE AVRUPA

Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş gibi manalarına gelen dost, kara ve dar gününde sığınacak liman manasına da gelir.

        Dostun hıyaneti, kalleş olması insana çok zor gelir, adeta insanı yıkar, tüm duygu ve güvenini sarsar. Onun içindir ki “Namert dostun yerine mert düşmanın olsun” beğenilen bir söz olmuştur.

       Hz. Ali (ra):

       “Her sırtını sıvazlayanı “DOST” bilme… Belki bıçaklayacak “YER” arıyordur.”

      Kişi, toplum ve devlet olarak dost seçerken titiz davranılmalı dikkat edilmeli ve seçici olunmalıdır.

       Devlet olarak kendimize yıllarca dost ve yoldaş kabul ettiğimiz, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız, model olarak beğendiğimiz Avrupa ülkeleri ve dostlukları, ABD ve batı medeniyeti acaba gerçekten mert ve ya namert bir dost mu? Bunu hiç analiz edip düşündük mu?

          30 yıldan fazladır ülkemizde etkili olan, on binlerce insanımızın ölümüne bir o kadar insanımızın sakat kalmasına sebebiyet veren terör örgütüne karşı hiç dostluklarını gördük mü?

          Terör örgütlerinin hain saldırılarında, kalleşçe sivil insanlar arasında patlattığı bunca bombalara karşı dostlarımız dediğimiz batıyı, terör ve teröristleri kınayan lanetleyen bir tutum içinde olduklarına şahit olduk mu?

        Aslında sorulacak ve de sizinde soracağınız cevabı olumsuz vereceğiniz çok sorular var.

         Devlet olarak batı ülkelerine verdiğimiz değer ile onların bize karşı tavır ve tutumları çoğu ters olmuştur.

        Birinci dünya harbinde bize karşı savaşmış ülkemizi işgal etmeye kalkışmış Fransa, İngiltere, İtalya… kısaca ihtilaf ülkeleri bize nasıl dost olabilirler?

          Yıllarca diş temsilciliklerimize, konsolos ve görevlilerimize saldırılar düzenleyen ve birçoğunu şehit eden ASALA terör örgütüne verdikleri destek.

          Kıbrıs barış hareketi öncesi ve sonrası.

          Ülkemizde “bizim iyi çocuklar” dedikleri kişilerin gerçekleştirdikleri muhtıra ve darbeler.

           Ülkemiz aleyhinde bölücü terör faaliyetleri içerisinde bulunan kişileri himaye etmeleri ve verdikleri destek.

          Aslında bizim Avrupa’ya olan ihtiyacımız onların bize olan ihtiyaçlarından fazla değildir. Onların bize sırtını dönmeleri veya bizi terk etmeleri ile kaybımız onların kaybından da fazla değildir.

         Evet ya batı iki yüzlü olmayı bırakmalı dost gibi davranmasını bilmeli ya biz kendi göbek bağımızı kesmesini bilmeliyiz.

      Jeopolitik olarak değerimizi anlayıp iç dinamiklerimizi harekete geçirip, Mensubu olduğumuz İslam dininin kardeşlik hukukunu geliştirebilsek o zaman Türkiye gibi bir dostu kayıp etmenin ne kadar sıkıntılara sebebiyet olduklarını batı göreceklerdir.

      “Yağ var, un var şeker var, helva nerede?” İşte helvayı yapacak usta olmasını başarabilsek bulunduğumuz coğrafyanın kilit ülkesi oluruz.

     Devletimizin son dönemlerden dile getirdikleri, batı ülkelerine karşı tutum ve tavırları, eylem ve söylemleri bana göre doğru ve yerindedir.

      DUA VE SELAMLARLA