MEZHEP VE MEZHEPÇİLİK 2

Geçen yazımda, Mezhep ve mezhepçilik hakkında kısa bir bilgi vermiş, doğru olanın Mezhep, yerini yanlış olan Mezhepçilik aldığını belirtmiştim.

Aslında hiç bir Mezhep imamı, mezhep oluşturmak veya taraftar toplamak için böyle bir çalışma yapmamış, insanlara, İslam dinini, öğrenme ve yaşamaları hakkında fetvalar verdiklerini, bunun içinde Kur'an, Hadis ve Arap dilini çok iyi bildiklerini, sahabe ve tabiinlerden ders aldıklarını, Muttaki ve Müctehid kişiler olduğunu belirtmiştim.

        Tüm mezhep imamlarının, talebeleri ve fetva alan halkın, (Ebu Hanefi, Şafii, İmam Malik ve Hambeli )konu hakkında "İmam şöyle fetva verdi" dediklerinden, zaman içerisinde, halk arasında, bulundukları yer ve zaman itibari ile İmamlar isimleri ile neticede mezhep olarak anılmışlardır.

        Bir hususu daha belirteyim ki şu ana kadar mezhep olarak ehli sünnet ve cemaat mezheplerinden ibadet alanındaki mezhepler hakkında yazmaya çalıştım.

        Aynı konuda, aynı fetvayı veren, sahabe, tabiin ve tebe-ü tabiin zatların görüşleri birer mezhep çatısı altında toplanarak günümüze dört büyük mezhep olarak gelmiştir.

        Mezhepler, Ehl-i sünnet ve cemaat ile ehli bid-e ve delalet olarak iki başlık altında toplanabilir.                     Bunlarda, Akaidi ve İbadetteki mezhepler olarak da iki guruba ayrılır. Bu iki guruptaki, Ehli sünnet velcmaat mezheplerinden İbadet mezhepleri olan dört mezhep; Hanefi, Şafii, Maliki ve Hambeli mezhepleri ile dört mezhebin ortak görüşü olan cumhurun görüşü olanlardır.

         Mezhepler hak ve dinimizin, doğru biçimde Kur'an ve sünnete uygun yaşayabilmemiz için de birer ihtiyaçtır. Ancak mezhepçilik ise hak olmadığı gibi Mezheplerin ruhuna, davasına ve işleyişine aykırıdır.

         Normal olan, her birimizin bir mezhebi, kendisine rehber edip ibadetlerini ona göre yapmasıdır.

          Kelime manası itibari ile "anlayış" manasına gelen fıkıh, Ebu Hanife şöyle tarif etmiştir. "Kişinin leh ve aleyhinde olanı bilmesidir."(Mir'at"l-usul i.f.andisk)

          Bölgemizde ve de ülkemizde en fazla bilinen veya mensubu olan mezhepler, Hanefi ve Şafii  mezheplerdir. Mensubu olduğumuz mezhebin, en asgari seviyede bilgi sahibi olmamız, Namaz, Oruç gibi ibadetlerin farz, sünnet ve mekruhlarını  bilmek, maddi imkanları olanların Zekat ve Hacca gidenlerin de bu ibadetlerin farz, sünnet ve fevatlarını bilmeleri gerekir.

        İmam Şafii de "Şer'i ameli ahkamın, tafsili delillerinden elde edilerek bilmesidir." (el-Mahalli, Şerhu Cem'ul Cevamı. İ.F. Ansik)

       Kısaca Hanefi mezhebinde 32, Şafii mezhebinde en az 64 Farzı bilmek zorunludur.

         Birisi bana "Hocam ben Şafii mensubuyum, ticaretle uğraşan bir esnafım, dolayısıyla ellerim bayanlara değiyor, abdestim bozuluyor, zamanımın darlığı, abdest alma zorluğu ve imkansızlığı, namazlarım bazen kazaya kalıyor ne yapmalıyım?" ona dedim ki "Kolayı var Mezhepler bizlere rahmet ve kolaylık sağlar, Hanefi mezhebine uy rahat edersin." o "hocam nasıl yani, ben Hanefi mezhebini bilmem ve Şafii mezhebini bırakmam" ben, "Hanefi mezhebine geç demiyorum, hem geçsen dahi bir sıkıntı yok ki o da hak mezheptir." o, "olsun ben yinede mezhebimden ayrılmam" ben, "tamam mezhebinde kal, yalnız abdest bozma konusundaki Hanefi mezhebinin görüşü olanı kabul et" o, "olur mu? Bunun için ne yapmalıyım?" ben, "hiç bir şey, bundan sonra herhangi bir yerin kanarsa abdestini tazeler, namahrem birisine hafif bir temastan da abdestin bozulmaz." o, "Allah razı olsun" dedi ve ayrıldı.

        Bir kaç gün sonra aynı adamla karşılaştığımda adam, "Hocam bana yanlış öğretmişsin?" ben, "Sana neyi yanlış öğretmişim?" dediğimde adam, "Başka hocalara sorduğumda, 'mezhebini öyle kolay kolay değiştiremezsin' deyip ya mezhebin tümünü, yoksa bir kısmını değiştiremezsin' dediler." Ben, "Bak senin durumun farklı, bayanlara elin değdiği için abdestin bozuluyor, iş hengamında yeni abdest almak zor oluyor, bazen namazların kazaya kalıyor, bazen kılamıyor ve giderek namazı terk etme durumuna geliyorsun" dediğimde adam, "Hocam bunun için namazı terk eden nice arkadaşlarım var." ben, "Mezhepler birer rahmettir. Hem mezhep imamları verdikleri fetvalarda farklı imamların görüşlerine de yer verirler ve hiç bir mezhep imamı ve ilmihal kitabı 'hak benim, benim dışında hak yok' demiyorlar, diğer mezhepleri de hak kabul ediyorlar, mezhebini terk etme, abdestin bozulması konusunda, Hanefi mezhebine uy" dedim.

      Evet mezhepler birer rahmettir, taraf olmak, ancak tarafgir olmamak lazım, nasıl ki Hacca giden bir Şaffi mezhebi mensubu, tavafta Hanefi mezhebine uyar, Hanefi mezhebi de Arafat'tan Müzdelife'ye geldiğinde Şafii mezhebine uyar ve bir sıkıntı yoksa, mezhebimizde, yerine getirmesinde, fiziki sıkıntıların olduğu durumlarda, diğer hak mezheplerin görüşlerine baş vurulmalı bize en uygun olanı tercih edip ona uymalıyız.

      DUA VE SELAMLARLA.