MÜSLÜMAN BÖYLE Mİ OLMALI?

Müslüman deyince aklımıza ne gelir? şöyle arkamıza yaslanalım bu soruyu kendimize sorup aklımıza ilk gelen şey nedir? düşünelim ve de analiz edelim.

Ben bu soruyu kendime sordum, hiçte hoş olmayan şeyler aklıma geldi birbiri ile acımasızca kavga eden, cemaatlere, tarikatlara, gurup ve fırkalara ayrılan, birbirini acımasızca eleştiren ümmet olma bilincini yitiren bir İslam alemini görüyoruz. Bu da bize İslamın ilk yılları yanı Mekke dönemi ve ruhunun yitirilmiş, acip bir ruh halini gösteriyor. Peygamberimiz sallallahu alyehi ve sellem;

لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız "(müslüm-Tirmizi)

اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

" Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez. Kim, mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse ALLAH da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple ALLAH da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanın kusurunu örterse, ALLAH da Kıyamet günü onun kusurunu örter" (Buhari- Müslim)

Birisi günümüz İslam aleminin içinde bulunduğu durum, diğeri de Allah ve Resulünün bize miras olarak bıraktığı din. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِه

"Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe iman etmiş olamaz "(buhari- müslim)

İslamiyet üç ana başlık altına izah edebiliriz;

1- Akaid; iman esasları, inanması gerekenleri görmediğimiz halde bil hakkı ile iman etmektir. Bu da en başta Allah'a iman devamında meleklere, kitaplara, peygamberler,ahiret gününe iman ve kadere imandır.

Tebliğ görevini alan Peygamberimiz sallallahualeyhi ve sellem bildiğimiz ve de kıldığımız namaz değilde o zamanın geçerli olan namazı kıldığında Hz. ali görmüş ve:

-Ne yapıyorsun diye sorduğunda

Allah'ın Resulu

-Alemlerin Rabbi için namaz kılıyorum,

-Alemlerin Rabbi de kim?

-O, bir tek olan Allah'tır. O'nun ortağı olamaz. Varlığı O yaratmış...

İlk tebliğ, tevhid inancını yaymaktı, "Yakın akrabalarını..." emri ile akrabalarına ebu kubeys dadğında büyük bir ziyafet hazırlamış tüm akrabaları bu davete icabet etmişti O sallallahu aleyhi ve sellem:

-Şu dağın arkasında düşmanlar hazırda bekliyor size saldıracak desem inanırmısınız? onlar

-Evet çünkü senin yalan söylediğini hiç duymadık.

-Öyle isi biliniz ki tek Allah' a ve benim de onun resulu olduğuna iman edin.

Ebu lehep çıkardığı fitne ile bu çalışma boşa gitmişti. daha sonraki gizli ve de aşikar tebliğ görevinde hep Allah'ın birliğine ve kendisininde onun kulu ve resulu olduğunu tebliğ etmişti. Karşılığı ne olacak dediğinde Allah'ın rızası ve cennet derdi.

Belki bize basit gelebilir ancak gerçekten iman her şeyin başıdır ibadetten zevk alma ve ya günahlardan sakınmamın kaynağı da imandır.

2-Muamelat, dikkat edilirse ibadet demedim. işte İslam aleminin içinde bulunduğu sıkıntıların kaynağı, ümmet olma yerine devletler, yetmemiş, kabileler, yetmemiş, cemaatler, tarikatlar... böl böle bildiğin kadar. Din adına iman adına çok güzel hizmetler eden bu guruplar maalesef sıra insanı ilişkilere gelince kendiler dışındakilere karşı mesafeli olunmuş, dışlanmış, cephe almışlık, hıyanet hatta murtedlikle suçlamaktan hiç bir beis görmemişlerdir.

Bakınız Peygamberimiz bu dinin olmazsa olmazını sahabesine nasıl anlatmış, habeşistana hicret eden ilk Müslümanlardan bunu dinleyelim.

Müslümanlar adına sözü Cafer b. Ebî Talib aldı; “Ey hükümdar!  Biz cahiliye zihniyetine sahip bir kavimdik. Ağaçtan ve taştan yapılmış putlara tapar, kendiliğinden ölmüş hayvanların etlerini yer, kız çocuklarını diri diri toprağa gömer, insanlık dışı bütün kötülükleri yapardık. Akrabalarımızla ilgilenmez, komşu hakkı tanımazdık. Kuvvetli olanlarımız zayıflarımızı ezer, zenginlerimiz fakirlerin sırtından geçinirdi. Hak hukuk nedir bilinmezdi.”

 “Biz bu halde iken Allah, bizim içimizden asil soylu, doğru, güvenilir, iffetli olarak bildiğimiz birini peygamber olarak gönderdi. O bizi bir olan Allah'a inanmaya ve yalnızca O’na ibadet etmeye çağırdı. Atalarımızdan miras kalan putlara tapmaktan bizleri kurtardı. Doğru söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akrabalarla iyi geçinmeyi, komşuları gözetmeyi emretti. Bütün kötülük ve günahları, kan dökmeyi, yalancı şahitlik yapmayı, yetim malı yemeyi ve namuslu kadınlara iftira etmeyi ise yasakladı.” (İbn Hişâm, es-Sîre, I, 359,360; )

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin Mekke döneminde bu dini inşA ederken nelere önem vermiş bizlerse bu gün nelerin peşindeyiz.

3 -İbadettir.

DÜA VE SELAMLARA.