TARAF OLMAK

Yüce Allah ilk insan ve Peygamber olan Hz. Adem'in yaratmasıyla, isyan eden şeytanın lanetlemesi ile başlayan, hak ve batıl mücadelesi, dünya var oldukça devam edecektir.

         İmtihana tabi tutulmak için dünyaya gönderilen Ben-i Adem haktan veya batıldan yana olmak üzere iki guruba ayrılacak  ve birbirleri ile hep mücadele edeceklerdir.

        Bir taraftan Allah'ın izni ile kıyamete kadar mühlete sahip şeytan ve yandaşları, öbür taraftan Allah'ın gönderdiği ve vahi ile desteklediği Peygamberler veya onların hak davalarını bilip savunan ve yaşayanlar.

       Allah Zuhruf suresi 62 ayetinde:

      "Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır."

       Lokman 21 ayet:

       "Kendilerine, "Allah'ın indirildiğine uyun" denildiği zaman ""Hayır, biz babamızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?"(diy meal)

         Hak ve batıl davası dediğimiz bu mücadele, neticesi ya cennet mükafatı veya cehennem azabıdır. Bunun içindir ki, tarafımızı belirlerken dikkatli davranmak lazım, aklımıza ilk gelen, toplumun genel kabul gördüğü, nefsimize ve aklımıza uygun olanı değil; Allah'ın rızasına uygun olanı takip etmeli ve tarafı olmalıyız.

        Hac suresi 3-4 ayetler:

        İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı halde, Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer.

        Şeytan hakkında, "Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler" diye yazılmıştır.(di. me)

       Şeytana dost olmak veya onun telkinlerine uymak, nefse hoş gelebilir, günün şartları ve zamanına uygun olabilir, "zararı yok" "bir defadan ne çıkar" "bunca şey içerisinde bunun ne önemi var" "her şeyimiz doğru da sıra buna mı geldi" "hele bunca önemli şeyler içinde bu da mı?" vb. sorularla dini hassasiyeti basitleştirilebilir ve dünyevi getirisi olan konulara daha fazla önem verebiliriz.

         Peki bu doğru mudur? eğer dünya ebedi olsa idi doğru veya helal dairesi içinde olsa bu da doğru, ya işin ahiret boyutunu ilgilendiriyorsa, haramsa o zaman yanlıştır. İşte İslamı bilen alimler insanlara bu yanlışı bildirmek, işin zaman, mekan ve dünyevi getirisine göre değil Kur'an ve hadise uygun olanı anlatmakla mükelleftirler.

       İslam alimleri, papaz, haham ve rahipler gibi insanları af etme veya mükafat verme gibi bir yetkileri olmadığı                            Peygamberlerin görevi olan "tebliğ" görevini yaparlar ve karşılığında da maddi bir menfaat beklemez, talep edemezler.

      Önceki yazımda ilmihal bilgilerini siz değerli okuyucularımla paylaşmıştım büyük çoğunluğu memnuniyetlerini belirtirken bir iki tanesi de eleştirmişti, eleştiri ilmi değil hissi idi. Şunu bilmeliyiz ki bu dinin sahibi Allah, onun uyulması gerekenleri bildiren de O dur, başta peygamberler olmak üzere, ta günümüze kadar hiç kimse değiştirmemiş ve değiştiremez, ne ise o dur. İslam alimlerinin görevi, var olan İslam dinini aslına uygun biçimde zamanın insanlarının idrakina sunmaktır. Alimlerin, eksik veya yanlış anlatma yetkileri olmadığı gibi hesap verme konusunda muaf değillerdir. Ben de doğru olanı yazmaya çalışmış ve çalışmaya devam edeceğim.

       Tevbe suresi 67-68;

     Münafık erkekler ve münafık kadınlar bir birlerinden dir (birbirlerine benzeridir). Kötülüğü emredip iyiliği yasaklarlar, ellerini sıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular; Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendisidir.

Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Allah, onlara lanet etmişti. Onlar için sürekli bir azap vardır.( diyanet meal)

        İşte batıla taraf olmanın acıklı hali, bir kaç günlük dünya hayatı için kayıp etme riski olan ebedi ahiret yurdu ve cehennem. Allah hepimizi korusun.

       Tevbe 71-72;

       Mümin erkekler ve Mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dost doğru kılar, zekatı verirler. Allah'a ve Resulüne itaat ederler, işte bunlara, Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

       Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinde ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadeder. Allah'ın rızası ise, bunların  hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır. (diy meal)

      Taraf olmanın farkı ve mükafat, Allah hepimize nasip etsin, ağzı olan konuşunca dikkat etmeli ve tarafını iyi seçmelidir.

       DUA VE SELAMLARLA