TECAVÜZ VE CİNSEL İSTİSMAR

Hayret ettiğim bir konu Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, layık ve demokratik bir ülke olan devletimizin anayasa ve kanunlarla idare edildiği halde, siyasi iradenin tasarrufu, karar verme veya kanun çıkarma durumunda eleştirilerin dini içerikli olmasıdır.

        Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddeleri olan devletin üniter yapısı ve yönetim biçimidir ki burada din kurallarına uygunluk olmadığı gibi teşebbüs durumunda da laiklığe aykırılık ve irtica adı altında yasaklanmakta bu suçu işleyen siyasi partinin kapatılmasına kadar gidilmektedir.

        Siyasi partiler kuruluş aşamasında, seçimlerde ve seçilip millet vekili olduktan sonra bu ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağı üzerine yemin edilmektedir.

        İster muhalefet ister iktidar olsun hiç bir siyasi parti dini referansa sahip olmadığı gibi, dini istismar yapabilmesi ve ya siyasi partinin dini istismarı durumunda da dini eleştirme haksızlıktır.

Yine dini istismar durumunda başarılarını partisine, eleştiri ve yanlışlarını da dine mal etmek basit bir ifade ile haksızlıktır zulümdür.

       Son dönemlerde cinsel istismar ve tecavüz ile ilgili yapılmak istenen yasal düzenleme ve muhalefet partinin eleştirisi dini içerikli olması üzücüdür.

        Evli birisinin rıza ile olsa dahi gayri meşru bir ilişkisi dahi dinen en büyük günah sayılıp cezaların en ağırını verdiği halde tecavüz durumunda varın siz karar verin.

        İbnu Mes'ud (ra)

        Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem den rivayetle:

       "Müslümanın kanı ancak üç şeyden birisi ile helal helal olur.

       Zina eden evli, cana karşılık can, dinini terk eden ve İslam toplumundan ayrıla kimse." (Buhari; diyet 6 Müslim 25, ebu davud hudud 1, Tirmizi hudud 15)

       Neslin korunması, aile hayatının mutluluğu sevgi dolu meşru bir evlilikle mümkündür. Eşlerin evlilik ve sonrası bir birine sadakat ve güven ise en önemli konuların başında gelir. Bu güvenin tesisi ve devamı da caydırıcı cezaların olması ile mümkündür.

        Heysem b. malik Et-Tai(ra) Peygambeerimiz sallallahu aleyhi ve sellem den şöyle rivayet etmiştir:

       "Allah katında şirkten sonra, zinadan daha büyük günah yoktur."(ahmet, İnm ebid-dünya)

        Yine caydırıcı cezalarla berabere tecavüzü özendirici, gayrı meşru ilişkiyi normalleştirdiği fiil ve davranışların olmaması gerekir.

         Günümüzde aile hayatını yıkmak ve gayri meşru ilişkiyi özendirici yayın yapan tv.ler, filim ve dizilerin varlığı, kıskandırma, aldatma gibi çirkeflikler toplumun kabulüne sunma, evlilik programları adı altında bu kadar tahribatların olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

          Devletin asli görevlerinden olan güçlü bir aile yapısını oluşturmak için hiç bir çaba göstermediğidir.

          RUTUK denilen bir kuruluşun aile kurumunu zedeleyen yayınlarla ilgili kılını kıpırdamaması da üzücü ve düşündürücüdür.

         İbn Abbas (ra) den, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dediği rivayet edilmiştir:

        "Bir şehirde zina ve rıba(faiz) yaygınlaşırsa, onlar Allahın azabını kendilerine hak etmiş olurlar.(Hekim, Ebu yahya)

        Siyasi partilerden dinimizi istismar etmemelerini, dinsizliğe alet yapmamalarını  istemekteyiz.

       Ülkemizin içinde bulunduğu nice sıkıntılara çözüm ve çareler bulunmalı. Dolar almış başını gidiyor, işsizlik, şiddet, terör... ve nice sorunlar.

       Avrupa ülkeleri ile giderek artan sorunlar, terörle mücadele edilirken oluşan mağduriyetler, vatana hıyanetle suçlanan yüz binler ve daha nice sorunlar.

        Musul, Kerkük, Mümbiç, Pyd, Deaş, feto, pkk, dhkpc ve daha nice olaylar  gündemde tutulması gerekir.

        İktidar partisinin gündem değiştirmesi ve ya istediği gündemi oluşturması doğru olmasa da anlaşılır gibi.

        Muhalefetin bunca sorunlar varken gündem oluşturmaması, etkin bir siyaset yapmaması mağdur ve mazlumların sorunlarını dile getirmemesi kamuoyu oluşturamaması anlaşılmamaktadır.

       Tecavüz kabul edilemez bir suç, evli birisinin yapması daha büyük bir suç en büyüğü ise cinayetle sonuçlanan tecavüzcülerde. Devlet bu konuda en ağır ve caydırıcı önlemler alması gerekir.

       Hele tecavüze uğrayan mağdurun hakkını almadan tecavüzcüsü ile evlendirilmesi ayrıca bir sıkıntıdır. Ancak yasal sıkıntılardan dolayı yaşları küçük oldukaları için aşk ve sevgi sonucu dinen evlenenler ile ilgili bir düzenleme yapılması da bence doğrudur.

      DUA VE SELAMLARA