BU DÜZEN/SİSTEM MUTLAKA DEĞİŞMELİ DERKEN(!)

Dün gece saat 24 civarında Diyarbekir’den facebook’ta bir arkadaşımın paylaştığı ve önemine binaen hiçbir yorum katmadan olduğu gibi ilgililere, başta Sağlık Bakanımız Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ olmak üzere ilin mülki idarecilerine, ilgili kurum sorumlularına ve bu konuda iktidarın yerelde seçilmiş siyasilerine ulaştırmak amacıyla naçizane buradan paylaşıyorum.

 “Yazık! Yazık! Yazık!

Diyarbakır araştırma hastanesine çok büyük paralar harcandı. Ancak hastane bir türlü halka sağlıklı hizmet veremedi.

1. Acil serviste yeterli doktor hemşire ve personel yok ya da var arazi oluyorlar.

2. Acil servis hasta ranzalari arızalı ilgilenen sorumluluk alan yok.

3. Acil servis carsaf ve yastıkları kan lekelerinden mikrop saçıyor.

4. Otomasyona en önemli kan tetkiklerinden olan ÜRIK ASİT girişi yok.

5. Kripto FETÖ'culer araştırma acilde gizleniyor.

Kamu hastaneleri genel sekreteri ve Araştırma hastanesi yetkilileri;

Kıçınızı o sıcak koltuklardan kaldırın, ihale yolsuzluğu için biri birinizin ağzını kapatmak için büyücülere gitmekten zaman ayirabiliyorsaniz şu araştırma hastanesi acil servisini bir kontrol ediniz. Temizlikcisi dahi kibirden geçilmiyor.

Bu makamlar hizmet yeridir. Buralara gelmek için elli takla atıyorsunuz, göreve geldikten sonra da halka efendilik yapmaya çalışıyorsunuz. Öyle bir tokat yersiniz ki nerden geldiğini anlayamazsınız.”

Mevcut iktidarın nasıl bir hizmet anlayışı olduğunu, nasıl takdir gördüğünü söylemeye veya buradan iktidara bu konuda sahiplenmeye gerek yok.

Bu konuda halkın takdirini kazanıyor ki, bunca yıldır bu ülkeyi yönetiyor!

Peki, tüm bu güzel hizmetleri adeta sabote edenler kimler, neden idare anlayışlarıyla yerelde de bu hizmetlerin hayati sorumluluklarını paylaşan aktörler duyarsız kalırlar?

Edindiğimiz tecrübeler ışığında, yaşadığımız gerçekleri dürüstçe seslendirdiğimizde, sorumlu olan aktörlerin ve onları sorumsuzca duygularına esir eden faktörlerin, ne olduğunu hiç şüphesiz ki, tanır ve biliriz.

Geçmişte sağıyla soluyla kendimizce yargıladığımız bu ülkenin insanları olarak şikâyet ettiğimiz, adına o zaman diliminde DÜZEN dediğimiz, bugün ise gündemde SİSTEM diye değişmesi gerekir dediğimiz, tüm kötü zafiyetlerimizi tarihin çöplüğüne atma mücadelesi verirken, hala böylesi sorumsuzların can çekişen SİSTEM’de insanlarımıza zarar vermesi ne kadar acı?

Memur devletin değil, iktidarın memuru nazarıyla kollandığı 90 yıllık kirli sistemde ülke çok zarar gördü.

Memur, aslında devletin memuru olabilseydi, ideolojik saplantılardan uzak devlet görevlisi olarak vazifesini yapsaydı, seçilmiş siyasiler merkezde ve yerelde memuru emir verecekleri kişiler olarak değil, görevlerini adalet ve sadakat içinde yapan kişiler olarak değerlendirseydi, bugün bu ülke daha da birlik ve huzur içinde yaşama güzelliklerini tatma şansına sahip olacaktı.

Ama ne çare ki sistemin doğumundan gelindiği yaşa kadar hep yukarı da sıraladığımız nedenlerden dolayı bu ülkede birlik ve adalet gerçekleşmedi…

Burada bir örnekle söylediklerimizi pekiştirirsek, CHP’li eski Adalet Bakanlarından Mehmet Moğultay döneminde bakanlığına alınan memurlar için;”Ben CHP’lileri işe almayacağım da MHP’lileri mi alacağım.” Sözleri siyasi tarihimize siyasetin devlet memuruna bakışını veciz bir ifadeyle not olarak düşer.

Diyarbekir araştırma hastanesine müdür olarak görevlendirilen müdür, baştabip ve doktorların yanında Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği görevine getirilen zatın Ak Partili oldukları için oraya atandıklarını aslında samimi bulmuyoruz.

Zira, böylesi zamanını zaman etmek için o makamlara gelmek için araya soktukları bütün siyasi aktörlerin sorumsuz davranışları, Ak Parti misyon ve vizyonuna sadakatleri olmadıkları için bu görevlileri cesaretlendirdiği düşüncesi daha çok ağır basmakta ve temel sorunun bu olduğu kaçınılmazdır.

Yoksa gerek çok başarılı ve mesleğinin aşığı olan Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ’ın nede Ak Partili gerçek kadroların, böylesi sorumsuzluğu asla kabullenmeyecekleri bilme inancı içinde, sorumsuz davranan görevliler hakkında da gereken işlemlerin yapılması kaçınılmazdır.

Devletin Memuru gerçekten devlete ve millete karşı sorumluluğunu idrak edeceği zaman yakındır, SİSTEM’in önümüzdeki, REFERANDUM’da değişmesiyle temelde insana hizmetkar olacak devlet anlayışı DEVLET MEMURUNU sivil siyasetin vesayetinden kurtaracak amillerdendir.

Unutmayalım!..