DOKTORLAR ve TAVRIMIZ

Hani bir ata sözü vardır "Bir musibet bin nasihatten iyidir" Bende yaşadığım bir musibette aldığım üç nasihatti sizinle paylaşayım. Doktorları en sona aldım çünkü hak ettikleri saygıyı almadıklarını düşünüyorum.

Önemli olan çok şey vardır her birisinin yeri zamanı ve mekanı da farklıdır. Ancak bazıları toplumsal olduğundan daha fazla kişiyi ilgilendirir ve de önemi bir kat daha artar işte bende; Devletin varlığı, İbadetin zamanında yapılması, Doktorların iş yükü ve bunlara karşı tavrımızı ele almaya çalışacağım .

Aslında her birisi bir yazı köşesi değil belki ciltler dolusu kitaplar yazılacak konular, başımdan geçen olayı anlatıp bir nebzede olsa konuyu aydınlatmaya çalışayım.

Dün soğuk algınlığından dolayı sağlık ocağına gidip muayene oldum, reçetemi alıp eczanede ilaçımı aldım, kız kardeşimin evine gittim. Yemek yedikten sonra ilaçlarımı içtim. Namaz ezanı okundu lafa daldım 25 dakika geçmişti ki önce el parmaklarım karıncalanmaya derken tüm ellerim, ayaklarım, vücudum kızarmaya başladı. Telefona sarılıp 112 aradım. Gerisini kız kardeşim hal etti, kısa bir zamanda acil ambulansı geldi gereken müdahale yapıldı acile götürüldüm tedavi ve iyileşme. Burada ders aldığım üç önemli konuyu sizinle paylaşalım;

        1- Devletin varlığı; İyi ki bir devletimiz var, dar günde ve zamanda imdadımıza gelecek varlığı ile bize güven veren bir devlet. Şimdi ona ihanet içinde olanların, bölücü faaliyetlerinde bulunup kurşun sıkanların ne kadarda alçak olduklarını benim durumuma düşüp devletin şefkat elini gördükten sonra miskal'i zerre kadar vicdanı olanlar daha iyi anlar.(Allah'a çok şükür ben ve ailem, dededen babaya, babadan bize bizden de çocuklarımıza vasiyetim izidir devletinize asla ihanet içinde olmayı.)

Hani devletine ihanet edip ABD ye güvenen veya onu güvenilir bir müttefik kabul edenler, Afganistan, Irak, Suriye ve diğerler hallerini görüp hiç mi ibret almıyorlar? İhanet içinde olanlar asla ve asla cezasız kalmazlar bu dünyada olmazsa ahirette Allah onların cezasını mutlaka verecektir.

Atalarımız "Ayıdan pot, gavurdan dost olmaz."

2- Zamanında ibadet; ezan okundu ben konuşmaya daldım 25 dakika geçti, farz, sünnet, tesbihat yeterde artar, üstelik abdestim de vardı oyalandım boş konuşma ve ilaç alerjisi çok çabuk gelişti, namaz kılamadım ya ölseydim defterimin son yazısı öğle namazını kılmamış olacaktı hesap ver verebilirsem.

       Son sayfa ve son yazı çok önemli benim için hiç de hoş değildi çünkü boş konuşma ve kılınmayan namaz.

      3- Doktorlar: Kardeşim "taksi çağıralım" ben hemen 112 arayıp ret ettim, en kısa zamanda geldiler, tabi hasta yakınları ambulans beklerken dakikalar saat gibidir. Alo deyince hemen orada olmasını isterler. Doğru adres bildirme, karşılama, hastanın yanına götürmek için birilerini bilinen noktaya yönlendirme trafik vesaire zaman alır. Akrabalar tekrar "taksi" deyince "yok" dedim, ve acil ekibin olay yerine gelmesi ve gerekli işlemlerin yapılması. Hata gelen yetkili "Eğer taxi çağırsaydınız zor hastahaneye yetiştirir diniz"

Doktorlar dedik; gerçekten onları rahat bırakmak lazım, bizim için hastamız çok önemli haklıyız ancak doktor için tüm hastalar çok önemli, bırakalım işlerin yapsınlar onlar akıl verme yerine onların soracakları sorulara doğru ve net cevaplar vererek yardımcı olalım.

Hele hasta yakınları, acile girmeleri, doğal ve de haklı olarak bağırıp çağırmaları yüksek sesle konuşmaları... hastalarına hiç bir faydası dokunmadığı gibi sıkıntıların oluşmasına vesile olur.

Mümkün mertebe hasta yakınlarına ayrılan bölmeye onları götürüp Allah'tan hayırlı şifalar vermesi için dua etmelerini sağlamalıyız, hasta hakkında Doktorun soracağı sorulara net cevaplar verecek duygularına hakim olacak birisini hasta ile beraber olmasını temin etmeliyiz.

Dedim ya herkes için hastası çok önemli vede haklı, ancak Doktor için tüm hastalar çok önemli onlarda haklı, madem ki her iki taraf da haklı o zaman bu işi bilen doktorlara bırakalım zaten onlarda hastaları kişilere göre değil hastalığın derecesine göre ayırırlar ve gereken tıbbi müdahale ne ise onu yapmaya çalışırlar yeter ki biz içinde bulunduğumuz o ruh halimizi yoğun bakım ünitesine girerek başkaların rahatsız olmalarına ve de Doktorların işlerini rahat yapmalarına engel olmayalım.

         Doktorlarda insan onlarında duygu ve hisleri var ne kadarda belli etmeseler ve bunun için eğitim almış olsalar da fıtri bir duygudur kopmaları imkansızdır, eğer biz onları rahat bırakmaz duygusal etki altına alırsak görevlerini hakkı ile yapamazlar.

        Bir de unutacaktım beni ambulansa alınca kardeşim yanıma gelmek istedi, hemşire "gelmezsen iyi olur" itiraz edince "hayır başka arabaya bin" dedim onu şoför mahalline aldılar. Tıbbı bir müdahale gerekecek ne olacaktı, en iyi ihtimal personelin rahat bir biçimde görevlerini yapamayacaklar bu da yanlış için yeter ve de artardı.

Birde Doktorlara akıl vermek, o yoğun çalışma temposu içinde farklı hasta gurubu, teşhis ve tedavi derdinde iken "hastamın filimini çek." "şunu yap, bunu yap" deyip Doktorun kafasını karıştırmak onun bunca eğitimine saygı göstermemek hiçte hoş bir davranış biçimi değildir.

DUA VE SELAMLARLA