TARTIŞMA

 

              Münakaşa; galibi olmayan, haklı olanın dahi yapmaması gereken, insanları yıpratan ve inatlaşmasına sebebiyet verendir. Şeytanın en fazla sevdiği amellerin başında gelir. Hele münakaşayı devam ettirip, inatlaşmaya, kine, düşmanlığa ve de kavgaya kadar uzatmak, şeytanın en çok hoşlandığı ameldir. Şeytanın keyfini, zevkini neşesini bozmak istiyorsak haklı olduğumuz halde münakaşayı bırakmamız lazım. Şayet, haksız isek münakaşayı devam etmenin bize hiç bir faydası olmadığından hemen bırakmak ve karşıdaki kişide özür dilemek lazım.

             Fitne, adam öldürmekten daha büyük bir günah olduğu gibi, fitneye de münakaşanın sebebiyet verdiği de ayrı bir gerçektir. Bir çok cinayet bazen bir incir çekirdeği kadar değeri olmayan münakaşalarla başlamaz mı?

             Münakaşa ile tartışmayı(münazara) bir birine karıştırmamak lazım, ikisi aynı şey olmadığı gibi farklıdırlar.

            Tartışma; belli kurallar çerçevesinde bir konu başlığı üzerine, kişilerin bir araya gelerek bir konu başlığı üzerine fikirlerini beyan etmesidir. Ben haklıyım değil, bende haklıyım diyebilmektir. Tartışmalarda ortak noktalara varılabilir.

            Münakaşa ise en az iki kişi arasında meydana gelen kuralları olmayan kontrolsüz fikir beyan edilmesidir. Veya, bir mesele üzerinde farklı fikirler söyleyerek yapılan karşılıklı konuşma, tartışma, çekişme, atışma da denilebilir.

             Ebu Umare (ra)anlatıyor,Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Kim haksızken tartışmayı bırakırsa, cennetin kıyısında onun için bir köşk yapılır. Haklı olduğu halde bırakırsa, cennetin ortasında onun için bir köşk yapılır. Kimin de ahlakı güzel olursa, ona cennetin en üstünde köşk yapılır." ( Tirmizî ebu davut Edep 7)

                Müsned-i Ahmed'de Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadis: "Bir gün bir şahıs, Rasulüllah'ın da (s.a) içinde bulunduğu meclise geldi ve Hz. Ebu Bekir'e sürekli sövmeye başladı. Hz. Ebu Bekir (r.a) sürekli dinliyor ve cevap vermiyordu. Bu esnada Rasulüllah da tebessüm ediyordu. Fakat sonunda Hz. Ebu Bekir'in (r.a) sabrı taşarak sert bir karşılık verince, Rasulüllah'ın çehresi hemen değişiverdi ve kalkarak oradan ayrıldı. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a) Rasulullah'ı takip ederek, ona yolda "Niçin o bana söverken sessiz durup, tebessüm ediyordunuz da, ben ona karşılık verince kızdınız?" diye sordu. Rasulullah şöyle cevap verdi: "Sen, sessiz durduğun sürece bir melek senin yerine ona cevap veriyordu. Fakat sen ağzını açtığında, yanına şeytan geldi. Bense şeytanın olduğu yerde bulunmam."

         İşte munakaşaya en güzel örneklerden bir de nef inin şiiridir;

       "Ağyar elemin çekme gönül nafile gamdır

         hasmın sitemin anlamamak hasma sitemdir."

          Hele ehli iman sahibi olan, aynı kıbleye, kitaba, peygambere, dine mensup olup farklı cemaat,  grup, siyasi fikre sahip olanların kendi aralarındaki münakaşa tüm İslam alemini sıkıntılara sokacak boyutlara ulaşmış, Müslümanları perişan etmiştir.

          Dini birçok cemaat: gayrimüslim, ateist, imansız, akaitsiz insanlarla konuşurken olması gereken bir biçimde hoşgörü ve hikmetlerle münazarayı yaptıkları halde, sıra dindaşına gelince tanıyamıyorsan. Hakaretin en ağırını yapmakta, kendisinden olmayan gurupları "tekfir" küfre girmekle rahatlıkla suçlayabilmektedir. Yazık deriz, dindaşına karşı biraz daha hoşgörülü olunmasını gerektiğini rica ederiz

           Enes bin Malik hazretleri bildiriyor: Biz bir gün dini bir konuda tartışırken, Resulullah efendimiz yanımıza geldi. Bize öyle öfkelenmişti ki, hiç böylesini görmemiştik. Buyurdu ki:

"Bırakın tartışmayı! Sizden öncekiler sırf bunun yüzünden helak oldu. Tartışmanın faydası yoktur, tartışma zararlıdır. Mümin münakaşa etmez. Münakaşa edene şefaat etmem." [Taberani]

          Bir birleri ile münakaşa eden grup veya kişileri her ne ad altında olursa olsun tümünü insafa davet ediyorum. Nasıl ki mezhepler bir ayrılık değil bir rahmettir, sizin farklılığınız da rahmet olsun. Münakaşa yerini münazaraya bıraksın, insafsız eleştirilerin yerini yapıcı tartışmalar alsın.

        Allah Nahl 125 ayette "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde tartış..."

DUA VE SELAMLARLA