Görüş Bildir

BİR GÖRÜŞ

BİLİNMEYEN DENKLEM MUSUL

Bilinmeyen değil bilinen bir denklemdir Musul meselesi.   

        Ecdat toprağının hile ile elden alınmasının, kardeşlik bağlarının koparılmasının adıdır.

        Ehli Sünnet ve cemaatin yoğun yaşadığı en zor şartlarda dahi İngilizlere karşı Osmanlı safında yer almış bir şehirdir.

        Nasıl ki 1926 Ankara anlaşması ile hile yapılarak bizden alınmışsa bugün tümüyle bizden alınma tehlikesi olan bir şehirdir.

         Avrupa medeniyeti deniliyor ya leş kargaları gibi petrol ve paranın kokusunu aldıkları için topluca saldırdıkları kentin adıdır.

         Hanı bu günlerde Musul'u kurtarma! adı altında bir hareket yapılıyor ya bütün dünya orada, en son teknolojik uçaklar, tanklar füzeler bir terör örgütüne karşı kullanılıyor nasıl bir savaş ama.

         Sıra bu kurtarma hareketinde Türkiye'ye gelince sen yoksun deniliyor, neyin hesabı neyin savaşı.

         Oysa olması gereken tek ülke Türkiye olmalı idi, yok diyorlar, niye?

         Ey İran hani ABD. büyük şeytandı onunla dost oldun, sen mı büyük şeytan oldun o mu imana geldi. Yoksa bu dostluğun imkanı yok ne diyelim?

          Ya Irak hükumeti Ülkeni işgal eden, bir buçuk milyondan fazla Müslümanı katl eden Bu ülkelere evet diyorsun da sıra Türkiye olunca mı yok diyorsun.

         Gayen Musulu mu kurtarmak yada başka hesaplar mı? Eğer Musulu kurtarmaksa bunu en iyi Türkiye'nin başaracağını ve senin Ülkenin bütünlüğünü koruyacağını sen daha iyi biliyorsun. Ancak senin başka bir planın olduğu gerçektir, yoksa orayı DEAŞ'a mermi sıkmadan ısmarlama teslim etmezdin.

          Devletimiz doğru olanı yapmaya çalışıyor, hem savaşta hemde masada olmamız gerekir. Olmazsak telafisi imkansız çok şey kayıp ederiz.

         Ortadoğu batağı edebiyatı yapanlara da haydı be oradan der zaten bataktayız şimdi temizlenme zamanı.

         Sahada ve masada olmamız lazım çünkü Musul, tarihi ve stratejik öneme sahip bir yerdir. 

        Havlan ya da Mavsil de denilen Musul, El Cezire bölgesinde, Dicle Nehri kıyısında, eski Ninova şehrinin batısında kurulmuştur. Hz. Ömer zamanında 637 yılında İslâm idaresine girmiştir

          Musul 1092 yılında Büyük Selçuklu, daha sonra Atabeklerin yurdu idi. Bu bölgede Yunus, Daniel, Circis gibi peygamberler yaşadığı rivayet edilip türbeleri nevcuttur.

          1534-1535 Yılları arasında Yavuz Sultan Selim'in bağdat seferi sırasında tamamen Osmanlı idaresine girmiştir.

           Birinci dünya harbinde ülkeyi yöneten hükumet (padişah değil)Osmanlı İmparatorluğunu Almanya safında savaşa sokmuşlardır.

        Bunun üzerine İngiltere ile Osmanlıyı Ortadoğu'da karşı karşıya getirmişlerdir. İngiliz saldırısı ile açılan Irak Cephesi, Hindistan'dan gönderilen İngiliz kuvvetleri Basra'ya çıkarak kısa zamanda Bağdat'a kadar ilerlemişlerdir.

          Dicle nehrinin kıyısında bulunan Kut'ul-Aner kasabası, İngilizler tarafından ele geçirildikten sonra Halil Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunca kuşatılmış ve 29 Nisan 1916 tarihinde İngilizler ağır kayıplar verdirerek Kut'ul Amar zaferi elde edilmiş ve 13 bin 300 İngiliz askeri ile 13 general 481 subay esir alınmış ve 40 bini aşkın İngiliz askeri öldürülmüştür.

           Bu zaferde bölgedeki Arapların İngilizlere karşı Osmanlı safında yer almaları çok önemlidir. Arapların Osmanlı'ya ihanet ettikleri yönündeki asılsız söylemi geçersiz kılmaktadır.

           30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Ali İhsan (Sabis) Paşa 6. Ordu Kumandanı olarak Musul'da bulunuyordu.

          Mütareke şartlarına göre(31 Ekim 1918 günü, saat 12.00'de yürürlük tarihi) bölgede bulunan bütün kuvvetler yerlerinden kalması gerekirken İngilizler kuvvetleri buna uymayarak ilerlemeye devam edip 1 Kasımda  Hamamalile girdiler ve Türk kuvvetlerinin Musulu terk etmesini ve 5 Km. kuzeye çekilmesini istediler. Merkezi hükumetin  emri ile, Ali İhsan Paşa, ordu karargahı ile birlikte Nusaybin'e doğru çekilerek 10 Kasım'da Musul'u İngilizlere terk edildi.

         Kürt, Arap ve Türkmenlerle beraber tüm Müslüman kabileler İngiliz himayesine karşı direnmiş vergi vermeyerek, sık sık İngilizlere karşı eylem yapmışlardır.

         Misak-ı Milli, son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı tarafından 28 Ocak 1920 tarihli gizli oturumda  mütareke hattı esas alınarak, Musul, Kerkük ve Süleymaniye'nin ve diğer tarafta Hatay bölgesinin Anadolu'nun ayrılmaz bir parçası olduğu kararı alınmıştı.

         Lozan Barış Konferansı Musul meselesini çözüme kavuşturamadan sona erdi. Üç yıllık bir zaman dilimi içerisinde mesele önce 19 Mayıs 1924 tarihinden itibaren Haliç Konferansında  ele alındı, daha sonra Milletler Cemiyeti Meclisi'nde görüşülerek, Haziran 1926 tarihli Ankara Antlaşması  Musul Iraka terk edildi.

          Evet Musul Müslümanlarındır Türkiye burasını Kukla Irak hükumetinin insafına bırakamaz. Hem sahada ve de masada olmamız elzemdir.

         DUA VE SELAMLARLA.


Bu Makale 316 kere okunmuştur.