KÜRT SORUNUNA BİR DİYECEĞİMİZ VAR.

Bazı gerçekler var ki, inkar etmekle, yok saymakla, varlığını kabul etmemekle ortadan kaldıramazsın.

       Kürt ve sorunu da, inkar etmekle, ötelemekle, baskı kurmakla ortadan kaldırılamaz.

       Giderek artan, şiddet sarmanı haline gelen, hıyanet boyutuna ulaşan bu sorunun çözümü için, akli selim ve kardeşlik hukukunu tesis ile ortak yol bulunmalıdır.

       Acaba tarihleri boyunca, bir ve birlik olmuş, aynı acı ve sevinci paylaşmış, et ve kemik olan Türk ve Kürt halkı, aralarına giren bu kara kediden, fitneden nasıl kurtulacaklar?

      Birinci dünya savaşı, Osmanlı mağlup olmuş, fırsat kollayan balkanlar, Araplar, Kafkas halkları bağımsız devletler kurmuşken bu fırsatı değerlendirmeyen Kürt halkı, niye şimdi böyle bir hayalın peşine düşmüş?

      Neden 1924-1938 yılları arasında Kürt aşiretleri tarafında 20 ye yakın ayaklama yapılmıştır?

      1980 li yıllarında, Kürt biri olarak Diyarbakır ilinin değişik ilçelerinde imam-hatip olarak görev yaptım, Peygamber ocağı olarak kabul ettikleri kışlaya, çocuklarını ellerini kına yapıp, arkasında ezan okuyarak gönderen ve hala aynı fikirde olan bu halk, bölücü müdür?

     İddia edildiği gibi, ermeni uşağı, batının taşeronu, terörist, hain… Yakıştırmaları Kürt halkı hak ediyor mu?

     Bir terör örgütü olan Pkk nin Kürt halkı üzerinde, siyası ve sosyolojik alanda bu kadar etkili olması, Kürt halkının bir tercihi midir?

     Giderek büyüyen, hâkimiyet alanı bulan bu örgütün gelişip büyümesinde sadece dış güçlerin mi etkisi var?

     Devleti idare eden siyasi ve askeri bürokrat, hiç mi yanlış politika uygulamadı, onların hiç mi hata ve kusurları yok mu?

     Sorular ve sorular, farklı cevapları size bırakarak, sorunun çözümüne katkısı olacağını umarak dini açıdan bazı önerilerde bulunmaya çalışayım.

      Cumhuriyetin kurulması ile ulus devlet inşa edilme fikri ve dönemin adalet bakanı Mehmet Esat BOZKURT: “Benim fikrim, kanaatim şudur ki, bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak köle demektir.” (Çağım afeti terör, Saidi nursiden çözümler. Ö. Ergün, K. Güleçyüz)

       Kürt sorunun başlangıç sebebi olarak kabul edeceğimiz ulus devlet inşa etme fikri ve baskıcı rejim, günümüzde var olduğunu söylemek haksızlıktır.

       Özellikle son yıllardaki devletin olumlu, soruna kalıcı çözüm bulmak için yapmış olduğu icraatlarda güzeldir. O zaman terör neden bitirilemiyor? Kendimce önerilerim;

      1- Bölgede görev yapanların devlet memurlarının dindar veya dine saygılı olmalıdır.

      Bedi-üzzaman Saidi nursi: “Hamisen: Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garpta gelmesi kader-i ezelinin bir remzidir ki, şarkı ayağa kaldıracak din ve kalptır, akıl ve felsefe değildir. (mesneve-i Nuriye Hubab).

      2- Bölgede görev yapan başta müftüler ve personeli, devlet memuru mantığı ile değil, müftü gibi giyinmeli, görünmeli ve halkla iç içe olmalıdır.

     3- Müftülükler, emekli olmuş din görevlileri ile gönül bağı koparılmamalı, onların tecrübelerinde faydalanmalı.

    4-Halkın önem verdiği cenaze taziyelerine Müftülerin veya onlar adına birilerinin farklılık gözetilmeksizin tümüne katılmalı, gerektiğinde emekli imamlardan yararlanılmalı.

     5- Müftülükler, ellerindeki imkânları kullanarak tüm mahallelerde görevlendirme yapıp halkın sevinç ve üzüntülerini paylaşılmalı.

     6- Müftü ve vaizler büyük camiler yerine kenar mahalle ve köylerde gidip irşad faaliyetlerine katılmalı.

     7- Hep bugüne kadar stk olarak kabul edilenlerin yanında yeni bir vizyon ve farklı simalarla da istişare edilmeli.

     Daha anlatılacak çok şey var..

 Diyarbakırlı araştırmacı bir yazar ve emekli bir imam olarak, faydası olacaksa fikirlerimizi, düşüncemizi geniş bir biçimde her kesimdeki devlet ricali ile paylaşacağımızı da belirtiriz.

     Her şeyi devletten bekleme yerine ne yapabiliriz dönemi başlanmalı, seçkinler değil halkın da fikrine önem verilmelidir.

     DUA VE SELAMLARLA