TÜRKİYE VE KATAR’IN ORTAK KELİMESİ: HAYIR
Var olmak, sizi yok etmeye veya üstünüzde egemenlik kurmaya çalışanlara karşı “hayır” diyebilmek ile başlar. Çünkü ancak o zaman var olduğunuzun farkına varabilirler.
AK Parti politikasının en başarılı yanlarından biri de
“hayır” diyebilmesidir.
Mısır’daki darbeye “hayır” dedi.
İhvan’ın terör örgütü olarak kabul edilmesine “hayır”
dedi.
ABD’nin ve Rusya’nın PYD’ye yardımına hayır dedi.
İncirlik’te Almanlara “hayır” dedi.
İran’ın nükleer bomba yapmasına, batıdaki ülkelerin karşı
çıkmasına “hayır” dedi, Çünkü “İsrail’de de bu bombalar var onlara neden
karışmıyorsunuz.” sorusunu sordu.
Katar da hayırcı…
Mısır’daki darbeye “hayır” dedi
İhvan’ın terör örgütü olarak tanınmasına “hayır” dedi.
ABD ve Suudilere rağmen İran’ı destekledi. Katar emiri
Tamim “İran’a düşmanlık akıllıca değil” diyerek Suudilerin İran politikasına
“hayır” dedi.
İşte Türkiye ve Katar’ın en dikkat çekici ortak noktaları
bu “hayır” kelimesidir.
Türkiye iyi bir denge politikasını yürüttüğü için açıktan
ona bir şey diyemiyorlar. Ama bir sabah ansızın Suudi Arabistan, Bahreyn,
Yemen, Mısır ve Libya gibi ülkeler Katar’la diplomatik ilişkilerini kestiler.
Sebep olarak da Katar’ın teröre destek verdiğini iddia ettiler. Oysa bu
iddianın bir delili yoktu. Düşünün Katar hem Husilere hem DAEŞ’e yardım
ettiğini söylüyorlar. Yani hem Şiilere hem de aşırı selefilere… iki zıt kutup.
Katar bu iki zıt kutba yardım ederek neyi hedeflemiş olabilir? Belli ki tamamen
bahane. 2014’te de yine Suudiler ve Bahreyn içişlerine karışıyor iddiasıyla
Katar’la diplomatik ilişkilerini kesmilşlerdi.
Peki asıl bu
tiyatronun altında ne var? Neden Katar yalnızlaştırıldı?
Çünkü ABD, Orta Doğu politikasını değiştirdi.
ABD, Arap baharına kadar Türkiye üzerinden Orta Doğu’yu
şekillendireceğini düşünüyordu. FETÖ ile Türkiye’ye hâkim kılmaya çalıştığı
“ılımlı İslam” projesini diğer İslam ülkelerine de yayacak, böylece Müslüman
halkta bulunan batı nefretini “hoşgörü” adı altında sevgiye dönüştürecekti.
Bunun sonucunda, batı sömürüsüne karşı direnen tek güç olan İslami motivasyonu
yok edecekti. Batıya karşı olan direnci kıracaktı.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Arap baharı, batı sömürüsüne
karşı olan İhvan hareketini daha da güçlendirdi.
Mısır’da İhvan iktidar oldu.
Tunus’ta En-Nahda hareketi ilk seçimde yüzde 41.5 alarak
birinci parti oldu.
Sokaklar Türkiye ve
Erdoğan sloganlarıyla yankılandı. Sayın Erdoğan’ın posterleri her tarafa
asıldı.
Evet Türkiye iyi bir örnek olmuştu ama batılı ülkelerin
istedikleri gibi değildi. Türkiye’de ve Orta Doğu’da artan eğilim, İslami
referanslardan kaynaklı batı karşıtlığı oldu.
Batı buna seyirci kalamazdı, hemen harekete geçti,
Mısır’da iktidarı devirdi.
Türkiye’de gezi olayları, 17-25 Aralık ve nihayet 15
Temmuz ile Sayın Erdoğan’ı da devirmek istediler. Ama nafile… Erdoğan daha da
güçlendi. Batıya daha sert mesajlar vermeye başladı.
Batının Orta Doğu projesinde Türkiye ve Erdoğan’a biçtiği
rol “ağabeylik ”ti. Ama Türkiye “baba” olmaya çalıştı. ABD, dedi ki “hayır baba
benim sen olsa olsa ağabey olabilirsin.” ve başka metotlar geliştirmeye
çalıştı, başka bir “ağabey” aradı. Bu “ağabey” ABD’nin emirlerini harfiyen
yerine getirecek ve aynı zamanda etkili biri olmalıydı. Bu şartlara en uygun
olan Suudi Arabistan’dı.
Ama bir sorun vardı: Katar
Körfez’de Suudilere karşı çıkabilecek tek güç Katar’dı.
Üstelik Türkiye ile de sıcak ilişkiler içindeydi. Önce onu ortadan kaldırmak ya
da emir Tamim’i görevden almak gerekirdi.
Bu başarıldıktan sonra Suudi Arabistan Körfez ülkelerine
ağabeylik yapabilecekti. Mısır zaten zaten ekonomik sıkıntılar içinde ve Arap
ülkelerinden gelecek paraya muhtaç durumda. Suriye ve Irak bölünme tehlikesiyle
karşı karşıya. ABD’nin istediği “ağabeylik” rolüne en uygun şimdilik Suudi
Arabistan.
İşte aslında bu tiyatronun altında böyle yeni bir
strateji olduğunu düşünüyorum.
ABD’nin Arabistan’a tarihin en büyük silah satışını
yapması bunu doğrular niteliktedir. Çünkü Arabistan güçlü olacak ki “ağabeylik”
yapabilsin. Diğer taraftan ABD, Türkiye’ye rağmen PYD’yi desteklemekten
vazgeçmemesi, Erdoğan-Trump görüşmesinin hem çok zor ayarlanması hem de çok
kısa sürmesi ABD’nin Türkiye’den “ağabeylik” istemediğini gösteriyor.
Türkiye artık onlar için bir “ağabey” değil bir rakip.
Bu proje de ellerinde patlayacak. Petrol paralarıyla
şımartılmış, doğru dürüst devlet geleneği bile olmayan bir ülkeden “ağabey”
olmaz. Sahip olduğu Vahhabi anlayışı da ayrı bir dezavantaj.