MEZHEP SAVAŞI MI MEZHEP SALDIRGANLIĞI MI?

Mezhep kavgaları diye bir mücadeleden söz ediyorsak, aslında bu tek mezhebin saldırganlığı ve diğer mezhebin de bu saldırıya karşı kendini koruma refleksinden kaynaklanmaktadır. Saldırgan mezhep Şii mezhebi, kendini korumaya çalışan mezhep de Sünni mezhebidir. Çünkü Sünnilik adına tarihte isyan ve saldırganlıklar pek olmamıştır. Sünnilik geleneğinden doğan isyanlar veya saldırganlıklar varsa da Sünniliği çarpıttıktan sonra yapılanlardır. El-Kaide, Daeş ve benzeri gruplar asla Sünni öğretilerle hareket eden veya Sünni referanslar kullanan gruplar olamaz. Olsa olsa bunlar Haricilik mezhebine dayanan ideolojik zeminlerden beslenebilir. Bu yönüyle Sünnilik aslında terörizmin ve isyanların en büyük ilacıdır. Bundan dolayı şu anda güney sınırlarımızda bulunan savaşı veya çekişmeyi mezhep savaşları olarak değil “Şii saldırganlığı” olarak tanımlamalıyız. Çünkü bir tarafta Şiilik ortak paydasında birleşen milisler var. Diğer tarafta ise Sünnilik adına değil, vatan ve toprak bilinci, zulme karşı çıkma ve kendilerini korumaya alma güdüsüyle hareket eden gruplar var. Ya da Daeş gibi silahı ve maddi desteği küresel güçlerden, ideolojisini de Haricilik ve çarpıtılmış Selefilikten alan bir grup var. Yani Sünnilik motivasyonuyla hareket eden bir güç yok. Bundan dolayı bu bir mezhep kavgası değildir. Eğer Şiilerin Yaptığını Sünniler de yapmış olsaydı çok daha vahim neticeler ortaya çıkardı. Dolayısıyla burada sağduyulu ve akl-ı selimle davranan Sünnilerdir.

Peki neden mezhep kavgaları diye tarif ediliyor? Çünkü diplomasi dehası olan Pers İmparatorluğunun mirasçıları, olayı böyle yansıtmak istiyor. Karşılarında bir düşman oluşturup hem kendi halkından destek almak hem de diğer devletlerdeki Şii halktan taban oluşturmak istiyorlar. Mesela Şiilik olmasa İran Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta nasıl taban bulacak. Bunlar ırk olarak Arap olup başka bir şekilde asla İran’ı takip etmezler. Ama Şiilikle İran, kanlarına kadar girebiliyor. Hatta onlardan silahlı gruplar oluşturabiliyor. Osmanlı ve Safeviler arasındaki mücadele de bir yönüyle günümüzdeki mücadeleye benzemektedir. Taktik aynı. Safeviler yine Osmanlı topraklarında taban kazanmak için Şiiliği kullanmış doğudaki Şiileri ve Alevi Türmenleri isyana teşvik etmişti. Osmanlı da onlarla mücadele etmiş ve başarılı olmuştu.

İşte tarihin her safhasında diğer milletleri kendi tarafına çekmek için Şiiliği kullanan Pers dehasını yenmenin tek yolu Şiiliğe karşı mücadele etmek veya dışlamak değil bu kozu onların elinden almaktır. Batı emperyalizmine karşı Sünnilerin yürüttüğü mücadeleye, Şii halkları da katmaktır. İran’ı ve Şii mollaları yalnızlaştırmaktır. Yoğun bir bilinçlendirme, yayın ve medyayla bunu başarabiliriz.

Fetö’nün Acemilikleri

Karlov’un öldürülmesinin arkasında çok derin düşünenler olabilir. Ama ben bu hareketin tamamen Fetö’nün acemiliğine bağlıyorum. Fetö eğitim, soru çalma ve kurumlara sızma konusunda oldukça başarılı olduğu görülüyor. Ama şiddette ve silahlı olaylarda henüz acemi. Sanırım ağababaları da bunun farkında. Mesela darbe girişimi teoride çok planlı bir olaydı. Ama pratikte çok acemiceydi. Çünkü teoriyi ağababaları yazmıştı. Ama pratiğini Fetö’ye verdiler. Onlar da en kanlı darbe girişimini gerçekleştirdiler.

Mesela Karlov’un öldürülmesi olayı. Saldırganın Fetöcü olduğu her halinden belli. Geçmişi ve eğitimi, Fetö ile bağlantılı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Attığı sloganları bilinçsizce attığı hemen sırıtıyor. Radikal İslamcı süsünü vermesine rağmen, geçmişinde bunu destekleyecek bir bağlantısı yok. Üstelik bu tarz provokasyonlar artık bayatlamış durumda. Her tarafından acemilik kokan hareketler bunlar. Ya da can havliyle ne yapacağını bilemeyecek durumdalar.   

Terör Nasıl Biter?

Karşımızda bir devlet olmadığının farkına vararak…

Mit’in içindeki hainleri temizleyerek…

Mit’e çok daha geniş yetkiler vererek…

Mit’e çok daha büyük ödenekler ayırarak…

Terör örgütlerinin içine sızarak…

Çünkü bu mücadele tamamen istihbarat merkezli bir mücadeledir. İstanbul’da ve  Kayseri’deki olaylar ve Karlov’un öldürülmesi, basit bir terör örgütünün yapacağı olaylar değildir. Çok güçlü bir istihbarat örgütü olmadan bunları yapmak imkansızdır. O halde güvenlik güçlerinden çok istihbarat güçlerine ağırlık verilmelidir. Yine bu olaylar güvenlik güçlerimizin başarısızlığı değil istihbarat güçlerimizin başarısızlığıdır.