YOZLAŞTIRILMIŞ BİR KAVRAM

Bir kelimenin veya kelime grubunun kavramsallaşması olayı, uzun bir çalışmaya, bir süreç içine yayılmaya ve arkasında güçlü akademik çalışmaların olmasına bağlıdır. Ancak kavramlar zamanla yozlaşabilir, çağrışımları farklılaşabilir, anlam kaymalarına uğrayabilirler.

Bir kavram, içinden doğduğu mana ve ruh atmosferinden koptuysa o kavram yozlaşmış demektir.

Bir kavram, ilk ortaya çıktığı andaki çağrışımlarını kaybedip, bambaşka çağrışımlara sebep oluyorsa, o kavram yozlaşmış demektir.

Bir kavram, doğduğu andaki hedeflerinden saptırıldıysa, o kavram yozlaşmış demektir.

Bir kavramın sebepleri değiştiyse, o kavram yozlaşmış demektir.

İşte bütün bu şartlara uygun olan bir kavramımız var: Cihat

En çok dejenere olmuş, içi boşaltılmış, gerçek anlamı kaybolmuş kavramlarımızdandır Cihat. Çünkü cihat, cehd etmek, çaba göstermek, gayret etmek demektir. Bu tanımıyla aslında, hayatın her alanında olması gereken bir kavramdır. İslam dini, cihadı yani çabayı, gayreti hayatın her alanında istiyor. Bu çaba, ilimde olursa, İslam literatüründe buna “içtihat” denir. Sosyo-politik alanda olursa buna “cihat” denir. Sadece fıkıhta değil, pozitif bilimlerde gösterilen çabanın adı da içtihattır. “Cihat” kavramı da sadece savaş anlamındaki çaba değil, kamu yararına olabilecek her bilinçli hareket cihattır. Hatta tasavvuf kültüründe en büyük cihat, bireyin kendi öz terbiyesi ve topluma faydalı bir fert olmak için kötü yönlerinden arınıp, “kamil insan” seviyesinde Allah’a ulaşmasıdır.

İslam, bütün insanlığın huzur ve mutluluğunu hedeflediği için, cihat her mümin üzerinde farzdır. Yani her mümin, insanlığın faydası için çaba göstermelidir. Gerek ilimde olsun gerek fikirde olsun gerek bilim ve teknolojide olsun mutlaka bir çalışma ortaya koymalıdır. Bu çaba eğer savaş ile olacaksa, Kur’an literatürüne göre bunun adı cihadın alt başlığı olan “kıtal” veya “mukatele” dir. Zaten böyle bir cihat da ilk dönemlerde, müdafaa amaçlı ya da bir memleketteki zulme son vermek, orada İslam’ı dolayısıyla huzur ve adaleti tesis etmek için yapılmıştır.

Ne yazık ki bugün cihadın bu anlam ve çağrışımlarından mahrumuz. Artık “cihat” denince çoğunluğun aklına Daeş, Nusra gibi radikal örgütler, canlı bombalar, işkenceyle öldürmeler, asmalar, kesmeler geliyor. Tabi ki bu işin arkasında birileri, bu radikal örgütlerle İslamofobiayı geliştirmek istiyorlar. Bunu Batı’da başardılar. Ama en ilginç tarafı Müslümanların içinde de bir İslamofobi hareketini geliştirmek istiyorlar. Müslümanları Müslümanlıktan nefret ettirmek istiyorlar. En iyi Müslümanları bile İslam’ı savunamaz hale getirmek istiyorlar.

İşte yılbaşı gecesindeki gece kulübü saldırısı, bunun en taze örneğidir. İslami hassasiyeti olan kesimler, öteden beri yılbaşı kutlamalarına karşı çıkmış, bunu bir kültür emperyalizmi olarak yorumlamışlardır. Ama hiçbir zaman şiddete, öldürmeye, hakaret etmeye gitmemişlerdir.  İslami kesimin bu hassasiyetini bilen üst akıl, radikal Müslümanları kullanarak bu saldırıyı düzenlemiş böylece muhafazakar kesimin yılbaşı karşıtlığını, şiddete dönüştürmek istemişlerdir. Aslında bununla Müslümanların içinden de bir İslamofobi oluşturmayı hedeflemişlerdir. Maalesef kısmen de başardılar. Saldırıdan hemen sonra sekülerizm ve laiklik vurguları, başarıya ulaştıklarının en önemli delilidir.

Bu provokasyonda kimler asıl failleri hedef aldı kimler asıl failleri göremedi?

Cumhurbaşkanı asıl failleri gördü.  “Ülkemize yönelik tehditleri ve saldırıları, kaynağında yok etme konusunda kararlıyız.” dedi. Faillerin gerçek yüzünü görüp halkına anlattı.

Başbakan, “terörle amansız mücadele edeceğiz.” diyerek olayı, Türkiye’nin Suriye’deki başarılı hamlelerine ve Fetö ile mücadelesine bağladı, gördü. 

Kılıçdaroğlu göremedi. Yine hükümete suçu atarak “Bu durumun nedeni hükümetin akılcı, bilimsel, sürdürülebilir ve milli bir terörle mücadele politikasının bulunmamasıdır.” dedi.  “Laik akıl” ifadesini kullanarak bu saldırıyı, aslında gerçekten din kaynaklı bir saldırı olduğunu ima etti.

Bahçeli teröristlerin ve terör örgütlerinin kukla olduğunu, arkalarında duran canavar güçlerin, Türkiye ve Orta Doğu üzerinde vahşi hesaplarının olduğunu söyledi. Birlik beraberlik çağrısı yaptı. Yani failleri ve amaçlarını gördü, oyuna gelmedi.

Görüldüğü gibi CHP yine yalnız kaldı, yine bu milleti anlamadı, yine olayı siyasete alet yaptı.

Teröre, teröre destek verenlere, cihadı yozlaştıranlara karşı sonuna kadar cihat edeceğiz.