DARBELER ANAYASASI KARDEŞLİĞİMİZE ATILAN EN BÜYÜK BOMBADIR
Uzun zamandan beri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin değişik ilçelerinde sokağa çıkma yasağı uygulanmaktadır. Arada bir kısa süreli de olsa sokağa çıkma yasağı kaldırılırken hemen ardından sokağa çıkma yasağı yeniden uygulanabilmektedir.
***
Hangi ilçeyi sayayım Sur, Bismil, Silvan, Lice, Cizre,
Nusaybin, Derik… Halk perişan, esnaf perişan, öğrenciler perişan, çocuklar
perişan, görevliler perişan…
***
Mesela, Sur ilçesini ele aldığımızda yüreğimiz yanıyor…
On binlerce insan güç ediyor, güç etme hazırlığında veya imkanı olsa en kısa
sürede güç etmek ister. Her gün çatışmalar ve silah sesleri…
***
Diğer bölgelerimizde yaşayan vatandaşlarımız bölgemizde
yaşanan bu kirli savaş hakkındaki bilgileri çoğunlukla telefon, televizyon,
radyo, gazete veya internet gibi iletişim araçları vasıtasıyla öğreniyor,
işitiyor… Ama, bizler Diyarbakır’da savaşın nasıl sürdüğünü, bu bölgede
yaşamakla daha iyi biliyoruz ve anlıyoruz. Hatta şu anda (12 Aralık 2015, saat
22:58) bu makaleyi yazarken bile şiddetli çatışmaların yaşandığını ve silah
seslerinin kulağımızda çınladığını belirtmek isterim.
***
Polisler ve diğer görevliler Sur ilçesinin sokak
aralarında ‘’ekmeğe ihtiyacı olanlar lütfen gelsin ekmek verelim’’ diye
seslendiklerinde, bu sesi duyan bazı beli bükülmüş dedelerin ve ninelerin,
amcaların, teyzelerin, dayıların, halaların ve özellikle çocukların korku
içinde ekmek almaya geldiklerini ve ekmekleri aldıktan sonra hafif bir
mutluluğun yüzlerine ve gözlerine yansıdığına şahit oluyoruz.
***
Polisin eşi varsa çocuk veya çocukları ‘’bu günde eşim
veya babam sapasağlam eve gelsin’’ diyerek her gün dua etmeleri…
Vatandaşlarımız sokağa çıkmadan önce kör bir kurşuna maruz kalmamaları için eş
ve çocuklarının duayı dillerinden düşürmemeleri… Can güvenliğinin neredeyse
minimum düzeye inmesi… Hepimizi derinden yaralamaktadır.
Ülkemiz bu şekilde anılmamalıdır… İnsanlarımız ne hale
gelmiş… Bunları görünce veya duyunca yüreğimin yandığını burada belirtmek
isterim.
***
Ayrıca, Sur ilçesinin ne kadar harabeye döndüğünü
belirten bazı gazetelerdeki haberleri hiç yorum katmadan yazayım.
1) Birçok ev
ve işyerinin zarar gördüğü çatışmalarda ilçe harabe kente, tarihi Kurşunlu Cami
ise küle döndü…
2) Çatışmalarda
en büyük zararı vatandaşlar ve ilçenin tarihi dokusu gördü…
3) 9 gün
süren çatışmalarda, 2 polis şehit oldu, 13 polis ise yaralandı. İlçede, resmi
olmayan bilgilere göre, 31 PKK’lı da öldürüldü…
4) Yasağın
kaldırıldığı ancak olası bir duruma karşı ablukanın sürdüğü ve giriş-çıkışların
kontrollü yapıldığı ilçede yaşayan binlerce vatandaş evlerini terk ederek,
yakınlarının yanına yerleşmek durumunda kaldı…
5) İlçede
ikamet eden ve 9 gün boyunca yaşanan şiddetli çatışmalara an ve an tanık olan
vatandaşlardan Sultan Karaşin, çok zor durumda olduklarını ve ne yapacaklarını
bilmediklerini belirterek, “Bu böyle gitmez. Her iki tarafa da sesleniyorum.
Artık yeter. Hükümet böyle yapmaya mecbur. Ancak diğerleri mecbur değil. 3
oğlum var, 3’ü de çalışmıyor. Nereye gideyim ben. Her yer karma karışık” dedi.
6) 10 gündür
bölgelerine gelemediklerini ve iş yerlerini açamadıklarını anlatan esnaf Yusuf
Özkul ise “Bugün iş yerimi açmak için geldim. Ancak geldiğimde açık olduğunu
gördüm. Kepenkler kırılmış, dışarıda ve içeride olan kamera ve alarm ünitesi
içeriden çıkarılmış…
7) Göç
Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (Göç-Der) Diyarbakır Şube Eş
Başkanı Yılmaz Kan, bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde 200 bin,
sadece Sur ilçesinde ise 20 bin insanın göç ettiğini belirterek, yeni bir göç
dalgasının yaşandığını vurguladı.
8) “90’lı
yıllarda yaşanan büyük göçün üzerinden 25 yıl geçti. Halen bile o insanların
yaraları sarılmış değil. Şimdi yeni bir göç yaşanıyor. Şimdi de yeni yaralar
açılmasın. Eller tetiklerden çekilsin.”…
9) Cumhuriyet,
Süleyman Nazif, Mardinkapı İlkokulları ile Yavuz Selim Ortaokulu'ndaki
yangınların büyük hasara neden olduğu ortaya çıktı…
10) Esnaf
Ahmet G. ise uzun süredir iş yerini açamadığını, iş yerinde çalışan 10 kişi ile
mağdur olduklarını anlatarak, aylık 2 bin lira olan kirayı bile
çıkaramadıklarını belirtti…
Gazetelerde yazılan haberleri sıraladıkça
sıralayabilirim. Çıkan sonuç ülkemiz vatandaşının doğrudan veya dolaylı olarak
maddi ve manevi zarar görmeye devam etmesidir.
***
Çözüm ise Darbeler Anayasa’nın kaldırılarak yerine
uzlaşmayı sağlayabilecek Uzlaşma Anayasası’nı getirip uygulamaya konulmasıdır.
Bunu başta siyasi partiler olmak üzere 80 milyon Türkiye’li çok iyi biliyoruz.
Ancak, öyle anlaşılıyor ki, bu dönemde de siyasi partiler bu konuda uzlaşamayacaklar…
***
Bu yüzden, Mevcut Hükümet, Ana Muhalefet ve Muhalefet
Partilerine diyorum ki; Sizi meclise göndermemizin en büyük nedenlerinden biri,
ülkemizde yaşayan bütün vatandaşlarımızın huzuru, refahı, haklı olan
talepleri,.. için birliğimizi bozmadan Anayasal düzenlemeler yapmak değil
midir?
***
Vatandaşlarımız ve onları temsi eden Milletvekilleri ve
mensubu oldukları bütün partiler Darbeler Anayası’nın kaldırılıp, hepimizi
kucaklayacak bir anayasa talebi varken, TBMM’de Halkın Anayasası için neredeyse
hiçbir çaba harcanmaması veya çok az çaba harcanması oldukça düşündürücü değil
midir?
***
Örneğin, ülkemizde yaşayan insanların yüzde doksan dokuzu
müslümandır. Millet tanımını yeniden yaptığımızda ülke bölünmüyecek, aksine
kardeşliğimize kuvvet katacaktır. Bu konuda Üstad,’’Din, dil ve memleket bir
ise millet birdir. Bunlardan biri eksik ise yine millet birdir’’
ifadelerini kullanmıştır. Bu tanım yeni
yapılabilecek bir Anayasa’da yer alsa kimsenin itirazı olmamalıdır. Ancak, bu
tanımlamaya az sayıda olsa itirazı olanlar çıkar. Şunu da biliyoruz ki,
istisnalar kaideyi bozmaz.
***
Bazıları ise bu tanımlama konusunda ‘’Batılılar ne der
gibi’’ korkakça düşüncelere kapılabilir.
Ben onlara diyorum ki; Ey cihangir Asya ordularının
kahraman askerleri olan muhterem din kardeşlerim. Başınızı kaldırınız ve ayağa
kalkarak, ‘’Batılılar ve onların destekçileri kendi ülkeleriyle uğraşsınlar.
Ülkemize hiç kimsenin karışmasına izin vermeyiz ve kardeşliğimizi yeniden
adalet üzerine tesis edeceğiz ve bu yüzden Darbeler Anayasası’nı kaldırarak
yerine Demokratik bir Anayasa gelmesini sağlayacağız inşallah.’’ İfadelerini
kullanınız.
Aksi halde ne yapılırsa yapılsın huzur, kardeşlik ve
barışın tesisi oldukça zor görünüyor. Ayrıca, ülkemizin kaynaklarının önemli
bir kısmı savaşa gideceğinden yoklukla da karşı karşıya kalma ihtimali
oluşabilir.
***
Sonuç olarak, Darbeler Anayasası kardeşliğimize atılan en
büyük bombadır. Adaletli bir Anayasa’nın bir an önce ülkemizde tesis edilmesi
dileğiyle...